Türkiye’de Hüda-Par (Kürtçe adıyla Partiya Doza Azadi) denilen bir siyasi parti var. Bildiğiniz bölücü örgüt gibi davranıyor. Bu partinin genel başkanı ve üyelerinin terör örgütü Hizbullahçı, domuz bağıyla insan öldürüp çuvallara tıkan eli kanlı katillerin destekçileri olduklarını dünya alem biliyor. Bu zevat aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddesine şiddetle karşı olduğu herkesin malumu.
Hafıza tazeleyelim. 2023 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde bu Hüda-Par, AKP şemsiyesi altında TBMM’ye dört milletvekili sokmayı başarmıştı. Yani Cumhur İttifakı’nın bir paydaşı. Son yerel seçimlerde aldığı oy oranı yüzde 0.55. Yani ateş olsa cirmi kadar yer yakar. Arada sırada kafa kaldırıp Türkiye’de “federasyon kurulsun” ve“şeriat isterük” mesajları vermekten de geri durmuyordu. Geçen ay Malazgirt Zaferi’nin kutlama törenlerinde, bu Hüda-Par’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle foto muhabirlerine boy boy poz vermişti.
Kuvvet komutanlarıyla birlikte aynı fotoğraf karesine girmesinden aldığı cesaretle olacak bu Zekeriya Yapıcıoğlu, laiklik kaldırılıp şeriat getirilmesini istedikleri şu sözlerle bir kez daha yineledi:
“Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim. Buna rağmen anlamamakta ısrar ediyorlar. Biz Anayasa’nın dördüncü maddesi olmasın, diyoruz. Bir daha söylüyorum. Altını çizerek söylüyorum. İlk dört madde değil, dördüncü madde. Tamam mı?”
Yapıcıoğlu isimli şahıs taşra politikacısı kurnazlığıyla mugalata yapıyor. Buyurun. TC Anayasası Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir.
Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı İstiklal Marşı’dır.
Başkenti Ankara’dır.
Madde 4- Anayasa’nın birinci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hükümle, ikinci maddesindeki Cumhuriyet’in nitelikleri ve üçüncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez.
Seksen beş milyonluk ulusun tamamına yakınına bu Zekeriya Yapıcıoğlu denilen zat “ahmak” diyor. Yani “Büyük Türk Milleti”ni aşağılıyor. “Ahmak” sözünü aynıyla kendisi ve sülalesine iade ederim. Leblebi kadar bile olmayan beyniyle bizimle dalga geçmeye çalışıyor. Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği cümlesinin bulunduğu sadece dördüncü maddenin değiştirilmesini istediklerini, öbür ilk üç maddeyle bir sorunları olmadığını söylüyor.
Bu ülkede hukuk ve adalet gerçekten işlese, bağımsız savcılar görevlerini gereği gibi yapsalar bu Yapıcıoğlu denilen zat hakkında derhal soruşturma başlatır, milletin kahir ekseriyetine “ahmak” diyerek hakaret etmek, ve Anayasa’yı ihlal suçundan hakkında dava açarlardı. Heyhat!
Türkiye Cumhuriyeti’nin, oy oranı ancak binde 55’i bulan bu taşra politikacılarının elinde düşürüldüğü sefil duruma bakar mısınız?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Yapıcıoğlu’na gereken cevabı verirken AKP Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili bizimle ilgili herhangi bir tartışma yoktur,” derken ne demek istediğini doğrusu merak ettim. Ardından da ekledi:”Türkiye’nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedefe ulaşabilmesi için yeni anayasaya ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Darbe mahsulü anayasanın Türk demokrasisine yakışmadığını çok iyi biliyoruz.” Sanki kendi dönemlerinde 1982 Anayasası defalarca değiştirilmedi. 2010 referandumunda “Yetmez ama evet” sloganıyla Anayasa değişikliğine babam mı oy verdi? Öncelikle, eldeki Anayasa’nın hükümlerini yerine getirin, sonra yeni Anayasa’dan söz edin, demek isterim.
Esas en milliyetçi MHP’nin Genel Başkanı çizmeli Devlet Bahçeli sekiz günlük bir suskunluk döneminden sonra Perşembe günü ortaya çıktı. “Anayasa’nın dördüncü maddesine şaşı bakanlar yok hükmündedir,” dedikten sonra gene bildik laflarla CHP’ye yüklendi. Gerçi uzun zamandır hasta olduğu söyleniyordu; hatta geçen hafta öldüğü de iddia edilmişti. Belki Malazgirt kutlamasında Yapıcıoğlu’yla eller havada poz vermenin sıkıntısını yaşıyordur.
Bunları yazarken ayrıca şunu da akıldan çıkarmamak lazım: Sekiz yaşındaki Narin kızımızın öldürüldüğü Diyarbakır’ın Tavşantepe köyünün hemen tamamında, yer altında Hizbullah denilen terör örgütüne ait cephanelik olduğu iddiaları gittikçe yayılıyor. Bu dehşet iddialar doğrulanır ve kolluk kuvvetleri bunları ortaya çıkarırlarsa (siyasi irade çıkarılmalarına izin verirse) Hizbullahçı Zekeriya Yapıcıoğlu ve avenesinin hali nice olur? Yineliyorum. Bu iddialar doğruysa o silahlar acaba ne amaçla oraya gizlendi? Ülkede iç savaş mı çıkartılmak isteniyor? Yoksa SADAT’ın yerini yeni milis gücü Hüda-Par, yani Hizbullah uzantıları mı alacak?
Sizin ağababalarınız Hizbullahçılar, akıllarınca gizli haberleşmek için yanlarında taşıdıkları, 1980’li yıllarda kullandığımız çağrı cihazlarının, İsrail tarafından uzaktan kumandayla patlatılması sonucu Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta karatavuk (karatavuk cak cak hiç durmadan öten bir kuş, avlanması kolay cinsten, sapanla bile vurulabilirler. Çocukluğumda, bizim ve komşu bahçelerde sapanla avlanırlardı) gibi avlandılar. Üç bin Hizbullahçı’nın devre dışı kaldığı, onlarcasının öldüğü bildirildi. Yaralananlar arasında İran’ın Beyrut Büyükelçisi Mucteba Amani de var. Demek İranlı diplomatlar da Hizbullah kadrosundan yanlarında çağrı cihazları taşıyorlar. Ardından ertesi gün gene Beyrut’ta Hizbullah elemanlarının ellerindeki telsiz aygıtları uzaktan kumandayla patlatıldı.
Bunları yazarken sakın İsrail’in terör saldırılarına alkış tuttuğum sanılmasın. Tam tersine... Ancak anlatmak istediğim, teröre çanak tuttuğunuz zaman cevabını misliyle alacağınızdır. Etki ve tepki meselesi. Siz diyalektik nedir, bilir misiniz?
Hafıza tazeleyelim. 2023 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde bu Hüda-Par, AKP şemsiyesi altında TBMM’ye dört milletvekili sokmayı başarmıştı. Yani Cumhur İttifakı’nın bir paydaşı. Son yerel seçimlerde aldığı oy oranı yüzde 0.55. Yani ateş olsa cirmi kadar yer yakar. Arada sırada kafa kaldırıp Türkiye’de “federasyon kurulsun” ve“şeriat isterük” mesajları vermekten de geri durmuyordu. Geçen ay Malazgirt Zaferi’nin kutlama törenlerinde, bu Hüda-Par’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle foto muhabirlerine boy boy poz vermişti.
Kuvvet komutanlarıyla birlikte aynı fotoğraf karesine girmesinden aldığı cesaretle olacak bu Zekeriya Yapıcıoğlu, laiklik kaldırılıp şeriat getirilmesini istedikleri şu sözlerle bir kez daha yineledi:
“Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim. Buna rağmen anlamamakta ısrar ediyorlar. Biz Anayasa’nın dördüncü maddesi olmasın, diyoruz. Bir daha söylüyorum. Altını çizerek söylüyorum. İlk dört madde değil, dördüncü madde. Tamam mı?”
Yapıcıoğlu isimli şahıs taşra politikacısı kurnazlığıyla mugalata yapıyor. Buyurun. TC Anayasası Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir.
Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı İstiklal Marşı’dır.
Başkenti Ankara’dır.
Madde 4- Anayasa’nın birinci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hükümle, ikinci maddesindeki Cumhuriyet’in nitelikleri ve üçüncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez.
Seksen beş milyonluk ulusun tamamına yakınına bu Zekeriya Yapıcıoğlu denilen zat “ahmak” diyor. Yani “Büyük Türk Milleti”ni aşağılıyor. “Ahmak” sözünü aynıyla kendisi ve sülalesine iade ederim. Leblebi kadar bile olmayan beyniyle bizimle dalga geçmeye çalışıyor. Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği cümlesinin bulunduğu sadece dördüncü maddenin değiştirilmesini istediklerini, öbür ilk üç maddeyle bir sorunları olmadığını söylüyor.
Bu ülkede hukuk ve adalet gerçekten işlese, bağımsız savcılar görevlerini gereği gibi yapsalar bu Yapıcıoğlu denilen zat hakkında derhal soruşturma başlatır, milletin kahir ekseriyetine “ahmak” diyerek hakaret etmek, ve Anayasa’yı ihlal suçundan hakkında dava açarlardı. Heyhat!
Türkiye Cumhuriyeti’nin, oy oranı ancak binde 55’i bulan bu taşra politikacılarının elinde düşürüldüğü sefil duruma bakar mısınız?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Yapıcıoğlu’na gereken cevabı verirken AKP Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili bizimle ilgili herhangi bir tartışma yoktur,” derken ne demek istediğini doğrusu merak ettim. Ardından da ekledi:”Türkiye’nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedefe ulaşabilmesi için yeni anayasaya ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Darbe mahsulü anayasanın Türk demokrasisine yakışmadığını çok iyi biliyoruz.” Sanki kendi dönemlerinde 1982 Anayasası defalarca değiştirilmedi. 2010 referandumunda “Yetmez ama evet” sloganıyla Anayasa değişikliğine babam mı oy verdi? Öncelikle, eldeki Anayasa’nın hükümlerini yerine getirin, sonra yeni Anayasa’dan söz edin, demek isterim.
Esas en milliyetçi MHP’nin Genel Başkanı çizmeli Devlet Bahçeli sekiz günlük bir suskunluk döneminden sonra Perşembe günü ortaya çıktı. “Anayasa’nın dördüncü maddesine şaşı bakanlar yok hükmündedir,” dedikten sonra gene bildik laflarla CHP’ye yüklendi. Gerçi uzun zamandır hasta olduğu söyleniyordu; hatta geçen hafta öldüğü de iddia edilmişti. Belki Malazgirt kutlamasında Yapıcıoğlu’yla eller havada poz vermenin sıkıntısını yaşıyordur.
Bunları yazarken ayrıca şunu da akıldan çıkarmamak lazım: Sekiz yaşındaki Narin kızımızın öldürüldüğü Diyarbakır’ın Tavşantepe köyünün hemen tamamında, yer altında Hizbullah denilen terör örgütüne ait cephanelik olduğu iddiaları gittikçe yayılıyor. Bu dehşet iddialar doğrulanır ve kolluk kuvvetleri bunları ortaya çıkarırlarsa (siyasi irade çıkarılmalarına izin verirse) Hizbullahçı Zekeriya Yapıcıoğlu ve avenesinin hali nice olur? Yineliyorum. Bu iddialar doğruysa o silahlar acaba ne amaçla oraya gizlendi? Ülkede iç savaş mı çıkartılmak isteniyor? Yoksa SADAT’ın yerini yeni milis gücü Hüda-Par, yani Hizbullah uzantıları mı alacak?
Sizin ağababalarınız Hizbullahçılar, akıllarınca gizli haberleşmek için yanlarında taşıdıkları, 1980’li yıllarda kullandığımız çağrı cihazlarının, İsrail tarafından uzaktan kumandayla patlatılması sonucu Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta karatavuk (karatavuk cak cak hiç durmadan öten bir kuş, avlanması kolay cinsten, sapanla bile vurulabilirler. Çocukluğumda, bizim ve komşu bahçelerde sapanla avlanırlardı) gibi avlandılar. Üç bin Hizbullahçı’nın devre dışı kaldığı, onlarcasının öldüğü bildirildi. Yaralananlar arasında İran’ın Beyrut Büyükelçisi Mucteba Amani de var. Demek İranlı diplomatlar da Hizbullah kadrosundan yanlarında çağrı cihazları taşıyorlar. Ardından ertesi gün gene Beyrut’ta Hizbullah elemanlarının ellerindeki telsiz aygıtları uzaktan kumandayla patlatıldı.
Bunları yazarken sakın İsrail’in terör saldırılarına alkış tuttuğum sanılmasın. Tam tersine... Ancak anlatmak istediğim, teröre çanak tuttuğunuz zaman cevabını misliyle alacağınızdır. Etki ve tepki meselesi. Siz diyalektik nedir, bilir misiniz?