Erdoğan, 8 Aralık’ta Yunanistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken “ABD Başkanı Biden ile görüşme gündemimizde değil. (...) Bizi ararsa kendisiyle konuşuruz.” dedi.
Benzer açıklamayı Arabistan dönüşünde de yapmıştı. “Benim aramam şık olmaz” demişti.
Beni ararsa, Biden’la ben de görüşürüm.
7 Ekim ve 27 Kasım tarihlerinde YHT ile iki kere Ankara’dan İstanbul’a döndüm. Seyahatlerim esnasında kimse bana sormadı, ben de yanımda sağımda solumda oturanlara böyle bir açıklama yapmadım.
İlk kez şimdi söylüyorum: Biden beni ararsa, ben de görüşürüm.
“Biden seninle niye görüşsün?” diyorsanız, “Amerikan tarzı”ndan haberiniz yok demektir.
***
Rocky (1976), Sylvester Stallone’in hem senaryosunu yazdığı hem başrolde oynadığı ve John G. Avildsen tarafından yönetilen bir Amerikan spor drama filmidir.
En iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi kurgu dallarında 3 Oscar almıştır.
Dünya ağır sıklet boks şampiyonu Apollo Creed, yaklaşmakta olan ABD'nin kuruluşunun iki yüzüncü yılında Philadelphia'da Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonluğu unvan maçı düzenleyeceğini duyurur.
Ancak, dövüş tarihinden beş hafta önce rakibinin, elini sakatlaması nedeniyle, dövüşemeyeceği öğrenilir. Süre, yeni profesyonel bir rakip bulmaya yeterli değildir.
Bu iş için çok zaman ve çok para harcanmıştır.
Organizatör “Bugüne kadar bütün ülkelerde boks maçları ayarladım. Ama bu kez hayatımda ilk defa ben de ne yapacağımı bilmiyorum, tamam mı?” diye çaresizliğini ifade eder.
Çözüm Apollo Creed’den gelir. Elleri belinde pencereden dışarı bakarak düşüncelere dalan Creed’in beyninde bir ampul yanmıştır.
Tıpkı Sam Amca’nın “I want you!” posterinde olduğu gibi, parmağını organizatöre çevirerek çözümünü açıklar:
“Şu anda dövüşen pek çok boksörün fırsata ihtiyacı var. Onlara bir fırsat verelim. Şöyle bir reklam yapalım. Dünya şampiyonu Apollo Creed isimsiz bir boksöre dövüşme şansı verecek.”
Dünya Şampiyonunun, Philadelphialı sıradan bir boksöre, kendisiyle ringde dövüşme fırsatı vermesinin, halk tarafından duygusal bir karşılığı olacağı kanaatindedir.
Ve devam eder: “İşte istediğim bu! Ve istediğim gibi olacak!”
Organizatör bu çözümü çok beğenir: “Tam Amerikan tarzı!” der.
Apollo Creed düzeltir: Hayır Joe, Çok akıllıca!
Rocky efsanesi böyle başlar. Sekiz filmlik seriye dönüşür.
***
Malum, 2024’te Amerikan seçimleri var. Ve her seçimde olduğu gibi taraflar arasında bir denge var. Bu dengenin Biden lehine bozulması için danışmanları şöyle bir çözüm sunabilirler:
“Amerikan Başkanı Biden, Ortadoğulu isimsiz birine, telefonda görüşme şansı versin”
Böylece medeniyetler arası köprü, barış, eşitlik, demokrasi, insan hakları vs. tüm mesajlar tek bir kare içinde verilebilecektir. Seçim anketlerine olumlu yansıyabilecek böyle bir kampanya “Tam Amerikan tarzı” diye ifade edilebilir. Lakin Biden’ın “Çok akıllıca” bulacağından eminim.
Yani bana da her an telefon gelebilir.
***
Türkiye’ye önce Rocky II gelmişti. Tunalı Hilmi’deki sinemaların birinde, muhtemelen Kavaklıdere sinemasında izlemiştim. Film ilgi görünce, ardından Rocky I getirildi. Rocky II’den sonra Rocky I’in sunulması çok akıllıca olmayacağından, afişlerde Rocky III yazıyordu.
Ama film Rocky III değildi. Olsun! III’ün altına küçük puntoyla “Oscar’lı film” yazıyordu. Yani aslında “Rocky” filmin ismini ve “III” Oscar sayısını gösteriyordu.
Tarzı bize uyan “çok akıllıca” bir çözümdü.
Tabii o zamanlar “Dezenformasyonla Mücadele yasası” henüz yok. Dolayısıyla “Sinemalarda Rocky III diye gösterilen film aslında Rocky I’dir. Rocky III olduğuna dair iddialar manipülasyondur.” diye bizi uyaracak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de yok. Eh, bizim de payımıza Rocky II’den sonra Rocky I’i izlemek düşmüştü.
***
“Amerika Başkanı Biden’ın Ortadoğulu isimsiz birine, telefonda görüşme şansı vermesi” durumunda benim şansım biraz daha yüksek olur. Niye derseniz… benimle görüşülmesi konuya edebi yönden sanatsal bir boyut katar.
Hem Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu olduğumdan hem de Ortadoğu coğrafyasında bulunmamdan dolayı “Ortadoğulu biri” ifadesi, tevriye olur.
***
Açık söylemek gerekirse, Biden’la bir telefon görüşmesi yapacağım diye yanıp tutuştuğum, kıvrandığım… yok. Ben kendim de aramam. Bunu şık bulmam. Yoğun bir programı vardır. Meşgul etmek istemem. Ama ararsa görüşürüm.
Yeter ki çaldırıp kapatmasın. Yani görüşmenin maliyeti benim faturama yansımasın. Öyle yapsa, geri dönmem.
***
İster bir Amerikan tarzı ister çok akıllı bir seçim kampanyası çerçevesinde olsun Biden tarafından aranmam, olasılık dahilinde.
Olursa böyle bir şey, Biden’dan “Arkadaşım”, “Dostum” diye bahseder, artık ilk ismiyle, “Joe” diye hitap ederim.
Tabii şu ihtimal de var: Eğer yapabiliyorsam, yani öyle bir hakkım varsa, Biden’ın benimle yapacağı telefon görüşmesini, bu iş için yanıp tutuşan herhangi birine devredebilirim.
Karşılığında yedi sülaleme yetecek kadar bir ücret alabileceğim kanaatindeyim.
Benzer açıklamayı Arabistan dönüşünde de yapmıştı. “Benim aramam şık olmaz” demişti.
Beni ararsa, Biden’la ben de görüşürüm.
7 Ekim ve 27 Kasım tarihlerinde YHT ile iki kere Ankara’dan İstanbul’a döndüm. Seyahatlerim esnasında kimse bana sormadı, ben de yanımda sağımda solumda oturanlara böyle bir açıklama yapmadım.
İlk kez şimdi söylüyorum: Biden beni ararsa, ben de görüşürüm.
“Biden seninle niye görüşsün?” diyorsanız, “Amerikan tarzı”ndan haberiniz yok demektir.
***
Rocky (1976), Sylvester Stallone’in hem senaryosunu yazdığı hem başrolde oynadığı ve John G. Avildsen tarafından yönetilen bir Amerikan spor drama filmidir.
En iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi kurgu dallarında 3 Oscar almıştır.
Dünya ağır sıklet boks şampiyonu Apollo Creed, yaklaşmakta olan ABD'nin kuruluşunun iki yüzüncü yılında Philadelphia'da Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonluğu unvan maçı düzenleyeceğini duyurur.
Ancak, dövüş tarihinden beş hafta önce rakibinin, elini sakatlaması nedeniyle, dövüşemeyeceği öğrenilir. Süre, yeni profesyonel bir rakip bulmaya yeterli değildir.
Bu iş için çok zaman ve çok para harcanmıştır.
Organizatör “Bugüne kadar bütün ülkelerde boks maçları ayarladım. Ama bu kez hayatımda ilk defa ben de ne yapacağımı bilmiyorum, tamam mı?” diye çaresizliğini ifade eder.
Çözüm Apollo Creed’den gelir. Elleri belinde pencereden dışarı bakarak düşüncelere dalan Creed’in beyninde bir ampul yanmıştır.
Tıpkı Sam Amca’nın “I want you!” posterinde olduğu gibi, parmağını organizatöre çevirerek çözümünü açıklar:
“Şu anda dövüşen pek çok boksörün fırsata ihtiyacı var. Onlara bir fırsat verelim. Şöyle bir reklam yapalım. Dünya şampiyonu Apollo Creed isimsiz bir boksöre dövüşme şansı verecek.”
Dünya Şampiyonunun, Philadelphialı sıradan bir boksöre, kendisiyle ringde dövüşme fırsatı vermesinin, halk tarafından duygusal bir karşılığı olacağı kanaatindedir.
Ve devam eder: “İşte istediğim bu! Ve istediğim gibi olacak!”
Organizatör bu çözümü çok beğenir: “Tam Amerikan tarzı!” der.
Apollo Creed düzeltir: Hayır Joe, Çok akıllıca!
Rocky efsanesi böyle başlar. Sekiz filmlik seriye dönüşür.
***
Malum, 2024’te Amerikan seçimleri var. Ve her seçimde olduğu gibi taraflar arasında bir denge var. Bu dengenin Biden lehine bozulması için danışmanları şöyle bir çözüm sunabilirler:
“Amerikan Başkanı Biden, Ortadoğulu isimsiz birine, telefonda görüşme şansı versin”
Böylece medeniyetler arası köprü, barış, eşitlik, demokrasi, insan hakları vs. tüm mesajlar tek bir kare içinde verilebilecektir. Seçim anketlerine olumlu yansıyabilecek böyle bir kampanya “Tam Amerikan tarzı” diye ifade edilebilir. Lakin Biden’ın “Çok akıllıca” bulacağından eminim.
Yani bana da her an telefon gelebilir.
***
Türkiye’ye önce Rocky II gelmişti. Tunalı Hilmi’deki sinemaların birinde, muhtemelen Kavaklıdere sinemasında izlemiştim. Film ilgi görünce, ardından Rocky I getirildi. Rocky II’den sonra Rocky I’in sunulması çok akıllıca olmayacağından, afişlerde Rocky III yazıyordu.
Ama film Rocky III değildi. Olsun! III’ün altına küçük puntoyla “Oscar’lı film” yazıyordu. Yani aslında “Rocky” filmin ismini ve “III” Oscar sayısını gösteriyordu.
Tarzı bize uyan “çok akıllıca” bir çözümdü.
Tabii o zamanlar “Dezenformasyonla Mücadele yasası” henüz yok. Dolayısıyla “Sinemalarda Rocky III diye gösterilen film aslında Rocky I’dir. Rocky III olduğuna dair iddialar manipülasyondur.” diye bizi uyaracak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de yok. Eh, bizim de payımıza Rocky II’den sonra Rocky I’i izlemek düşmüştü.
***
“Amerika Başkanı Biden’ın Ortadoğulu isimsiz birine, telefonda görüşme şansı vermesi” durumunda benim şansım biraz daha yüksek olur. Niye derseniz… benimle görüşülmesi konuya edebi yönden sanatsal bir boyut katar.
Hem Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu olduğumdan hem de Ortadoğu coğrafyasında bulunmamdan dolayı “Ortadoğulu biri” ifadesi, tevriye olur.
***
Açık söylemek gerekirse, Biden’la bir telefon görüşmesi yapacağım diye yanıp tutuştuğum, kıvrandığım… yok. Ben kendim de aramam. Bunu şık bulmam. Yoğun bir programı vardır. Meşgul etmek istemem. Ama ararsa görüşürüm.
Yeter ki çaldırıp kapatmasın. Yani görüşmenin maliyeti benim faturama yansımasın. Öyle yapsa, geri dönmem.
***
İster bir Amerikan tarzı ister çok akıllı bir seçim kampanyası çerçevesinde olsun Biden tarafından aranmam, olasılık dahilinde.
Olursa böyle bir şey, Biden’dan “Arkadaşım”, “Dostum” diye bahseder, artık ilk ismiyle, “Joe” diye hitap ederim.
Tabii şu ihtimal de var: Eğer yapabiliyorsam, yani öyle bir hakkım varsa, Biden’ın benimle yapacağı telefon görüşmesini, bu iş için yanıp tutuşan herhangi birine devredebilirim.
Karşılığında yedi sülaleme yetecek kadar bir ücret alabileceğim kanaatindeyim.