Mecliste bir hayalet dolaşıyor. Evlerimize yeni bir kılıfla çökmenin hayaleti. Kimse anlatmıyor, kimse söylemiyor ama bu hayalet zamanında ev sahibi olmuş emeklilerin o bir göz evlerine, küçük arsalarına konacak bir düzenleme.
1 yıl 1 ay evvel burada bir [COLOR=hsl(210,75%,60%)]yazı[/COLOR] yazmış ve şunu demiştik:
TBMM’de sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor. Tam bir mülkiyet devrimi aslında. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına “mülk müteahhitindir” mottosu ile gireceğimiz bir devrim bu. Tam adı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Teklifi” ve bu kanun teklifiyle elimizdeki son eve de çökecekler.
Bu yazıdan bir hafta sonra teklif TBMM’de itirazsız kabul edildi. 2 hafta sonra Hatay’da 2 milyon metrekarelik alan -rezerv alan- ilan edildi ve bu alanın üzerine çöküldü.
Bu teklife 195 muhalefet vekili karşı çıkmadı ve sadece 82 vekil RET oyu verdi.
Şimdi bunun ikincisi geliyor. Çünkü iktidar bu işi sevdi: Çünkü muhalefet karşı değil ve hatta “yetmez ama çök” diyor.
Teklifin adı “Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”
Burada “BAZI” ile kastedilen emekli Ayşe teyze ve terzi Ahmet amcanın zamanında zar zor alabildiği şehir içindeki üç kuruşluk mülkü.
Teklif 26 maddeden oluşuyor. 4, 5 ve 6. madde ÇÖKME maddeleri. Teklif çok kabaca 1/1000’lik imar planı marifeti ile mülkün bir kısmını “kamu hizmet alanı” göstererek imarı öldürmek ve bunun karşılığında size cehennemin dibinde bir yer göstererek “imar hakkınızı koruma” adıyla bizi dışarı atmak. Bu kadar basit. Teknik detaylara girmeyeyim, teknokratlara bırakalım bunu. Şimdi diyeceksiniz ki bizi şehir dışındaki bir alana gönderdikten sonra, o alan kamu hizmetine geçince tekrar plan değişmez mi? O değişiklik ile orası müteahhite gitmez mi? Bingo. Hep öyle olmadı mı zaten?
Bizim imar hakkımıza çöküp bu hakkımızı bir müteahhite verip bizi de uzaklara sürmeyi “imar hakkı aktarımı” diyerek bir hak olarak tanımayan ama onlara hak sağlayan bir düzenleme!
Teklifin sahibi vekil Amasya vekili Hasan Çilek. 1996’dan bu yana hazır beton işinde biri. Yani teklif bir müteahhitin eline verilmiş. Böylece Ayşe teyze ve Ahmet amcanın evine çöküldüğünde yeni düzenlenen kanun beton mikserleri ile nakte çevrilecek. Ama skandal vekilimiz Hasan bey ile sınırlı değil. Hasan bey ve rant arkadaşlarının acelesi var. Hem de ne acele.
Teklif 18 Kasım 2024’de geldi, haberimiz olmadı.
21 Kasım 2024’de komisyonda görüşüldü. Ancak sadece 5 saat 6 dakika ve 7 saniye görüşüldü. Yine haberimiz olmadı.
26 Kasım’da komisyon raporu çıktı, kimse haber vermedi.
28 Kasım’da ise genel kurula geldi. İlk yedi madde görüşüldü. Bunların arasında bu maddeler de vardı. Bırakın ortalığın ayağa kalkmasını ve partilerin bu konuda harekete geçmesini, kimse ne halka, ne seçmenine ne de partisine haber dahi vermedi.
Halkın üç kuruşluk son mülküne çökülecekse, bunun için ortalık ayağa kaldırılmaz mı? İktidar bir kanun teklifini gün gün, tıkır tıkır işletirken bir allahın kulu “ya bu yoksul halkın son kalan mülkü” deyip itiraz etmez mi? Etmez, etmiş olsa bu teklif bugün bilinirdi!
(Kaldı ki sadece imara değil, çöplere de çöküyor bu düzenleme. Ama buna dair ağzını açan kimse yok. Sadece konunun [COLOR=hsl(210,75%,60%)]Hanımın Ajansı[/COLOR] ile ilgili olduğunu söyleyelim ve linkini bırakım susalım.)
Komisyon konuşmalarına göre, kimse karşı değil. Hatta ana muhalefet partisi imar hakkı aktarımını savunuyor ki imar hakkı aktarımının tanımını iyileştiren bir önerge verme nezaketi göstermiş.
Genel kurulda da ana muhalefet ısrarcı olmuş ve tekrar bu değişiklik önergesini yinelemiş.
Dolayısıyla, CHP bu kanun teklifini destekliyor.
İYİP, meclis konuşmalarında teklifin iyileştirilmeye ihtiyacı olduğunu söylese de, şerhlerinde yetersiz bulmakla beraber olumlu buluyor.
Saadet Partisi, konuya ne genel kurulda de komisyon raporunda pek girmemiş gibi. Pek bir şerhleri de görüşmediği için de karşı duruşu olduğunu söylemek zor.
DEM parti, komisyon raporunda ve meclis konuşmalarında karşı gibi dursa da bunun ötesine geçmediği için şekli bir karşı duruşu var diyebiliriz. Parti’nin bu itirazlarının ne toplumla, ne seçmenle, ne de partililerle tartışılmayacağı biliniyor. Oylamalarda çoğu vekilin karşı oy bile kullanmadığını daha önce gördük. Örgütlenmeyen bir itiraz itiraz mıdır diye soralım kendimize.
Evet, evlere çökülecek ve bu durum muhalefetin -en hafif tabirle- umrunda değil, en ağır tabirle de bu durumdan memnun diyebiliriz.
Teklif sahibi konuşmasında “Yapılan bu düzenlemeler sonucunda, umumi ve kamu hizmet alanlarının kamuya mali külfet getirmeden bedelsiz karşılanarak kamu mülkiyetine geçirilmesini, vatandaşların mülkiyetlerindeki kısıtlılığın kaldırılmasını, kamulaştırmasız el atma davalarının önüne geçilmesini sağlamak amacıyla idareler tarafından plan hükümlerine istinaden yapılan imar hakkı aktarımı uygulamalarına yasal bir zemin oluşturmayı amaçlıyoruz. “ diyor ve her şeyi özetliyor.
Siyasetin belli ki acelesi var. Bu yüzden 3 Aralık günü genel kurulda kalan 15’den fazla maddeyi görüşecek ve teklifi geçirecekler. Böylece 2025 yılında Hatay’da 2 milyon metrekare gibi, her kentte yüzbinlerce metre kare mülke çökülecek.
Peki avcı avın peşinde koşarken bizler av olmayı kabul mu edeceğiz? Bir beton tüccarı bu ülkenin geleceğine karar verecek ve bir tane bile siyasetçi karşı çıkmayacak mı? Hadi bunları geçtik onlar son kalan mülkümüze çökerlerken biz de diz çöküp onların bizi yemesini mi bekleyeceğiz?
Çökkent 2.0 geçerse sırada Çökkent 3.0 gelmeyecek mi?
Ya çökeceğiz, ya da çöktüreceğiz!
Kamu hizmeti;
1- Teklif bilgilerini incelemeniz için TBMM’deki sayfasına [COLOR=hsl(210,75%,60%)]buradan[/COLOR] ulaşabilirsiniz.
2- 28 Kasım Tarihli Genel Kurul konuşmalarını incelemeniz için tutanağa [COLOR=hsl(210,75%,60%)]buradan[/COLOR] erişebilirsiniz.
1 yıl 1 ay evvel burada bir [COLOR=hsl(210,75%,60%)]yazı[/COLOR] yazmış ve şunu demiştik:
TBMM’de sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor. Tam bir mülkiyet devrimi aslında. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına “mülk müteahhitindir” mottosu ile gireceğimiz bir devrim bu. Tam adı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Teklifi” ve bu kanun teklifiyle elimizdeki son eve de çökecekler.
Bu yazıdan bir hafta sonra teklif TBMM’de itirazsız kabul edildi. 2 hafta sonra Hatay’da 2 milyon metrekarelik alan -rezerv alan- ilan edildi ve bu alanın üzerine çöküldü.
Bu teklife 195 muhalefet vekili karşı çıkmadı ve sadece 82 vekil RET oyu verdi.
Çökmenin adı; İmar hakkı aktarımı!
Şimdi bunun ikincisi geliyor. Çünkü iktidar bu işi sevdi: Çünkü muhalefet karşı değil ve hatta “yetmez ama çök” diyor.
Teklifin adı “Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”
Burada “BAZI” ile kastedilen emekli Ayşe teyze ve terzi Ahmet amcanın zamanında zar zor alabildiği şehir içindeki üç kuruşluk mülkü.
Teklif 26 maddeden oluşuyor. 4, 5 ve 6. madde ÇÖKME maddeleri. Teklif çok kabaca 1/1000’lik imar planı marifeti ile mülkün bir kısmını “kamu hizmet alanı” göstererek imarı öldürmek ve bunun karşılığında size cehennemin dibinde bir yer göstererek “imar hakkınızı koruma” adıyla bizi dışarı atmak. Bu kadar basit. Teknik detaylara girmeyeyim, teknokratlara bırakalım bunu. Şimdi diyeceksiniz ki bizi şehir dışındaki bir alana gönderdikten sonra, o alan kamu hizmetine geçince tekrar plan değişmez mi? O değişiklik ile orası müteahhite gitmez mi? Bingo. Hep öyle olmadı mı zaten?
Bizim imar hakkımıza çöküp bu hakkımızı bir müteahhite verip bizi de uzaklara sürmeyi “imar hakkı aktarımı” diyerek bir hak olarak tanımayan ama onlara hak sağlayan bir düzenleme!
Teklifin Sahibi bir Betoncu!
Teklifin sahibi vekil Amasya vekili Hasan Çilek. 1996’dan bu yana hazır beton işinde biri. Yani teklif bir müteahhitin eline verilmiş. Böylece Ayşe teyze ve Ahmet amcanın evine çöküldüğünde yeni düzenlenen kanun beton mikserleri ile nakte çevrilecek. Ama skandal vekilimiz Hasan bey ile sınırlı değil. Hasan bey ve rant arkadaşlarının acelesi var. Hem de ne acele.
Çökkent 2.0’ın akıl almaz hızı!
Teklif 18 Kasım 2024’de geldi, haberimiz olmadı.
21 Kasım 2024’de komisyonda görüşüldü. Ancak sadece 5 saat 6 dakika ve 7 saniye görüşüldü. Yine haberimiz olmadı.
26 Kasım’da komisyon raporu çıktı, kimse haber vermedi.
28 Kasım’da ise genel kurula geldi. İlk yedi madde görüşüldü. Bunların arasında bu maddeler de vardı. Bırakın ortalığın ayağa kalkmasını ve partilerin bu konuda harekete geçmesini, kimse ne halka, ne seçmenine ne de partisine haber dahi vermedi.
Halkın üç kuruşluk son mülküne çökülecekse, bunun için ortalık ayağa kaldırılmaz mı? İktidar bir kanun teklifini gün gün, tıkır tıkır işletirken bir allahın kulu “ya bu yoksul halkın son kalan mülkü” deyip itiraz etmez mi? Etmez, etmiş olsa bu teklif bugün bilinirdi!
(Kaldı ki sadece imara değil, çöplere de çöküyor bu düzenleme. Ama buna dair ağzını açan kimse yok. Sadece konunun [COLOR=hsl(210,75%,60%)]Hanımın Ajansı[/COLOR] ile ilgili olduğunu söyleyelim ve linkini bırakım susalım.)
Muhalefet Ne Diyor?
Komisyon konuşmalarına göre, kimse karşı değil. Hatta ana muhalefet partisi imar hakkı aktarımını savunuyor ki imar hakkı aktarımının tanımını iyileştiren bir önerge verme nezaketi göstermiş.
Genel kurulda da ana muhalefet ısrarcı olmuş ve tekrar bu değişiklik önergesini yinelemiş.
Dolayısıyla, CHP bu kanun teklifini destekliyor.
İYİP, meclis konuşmalarında teklifin iyileştirilmeye ihtiyacı olduğunu söylese de, şerhlerinde yetersiz bulmakla beraber olumlu buluyor.
Saadet Partisi, konuya ne genel kurulda de komisyon raporunda pek girmemiş gibi. Pek bir şerhleri de görüşmediği için de karşı duruşu olduğunu söylemek zor.
DEM parti, komisyon raporunda ve meclis konuşmalarında karşı gibi dursa da bunun ötesine geçmediği için şekli bir karşı duruşu var diyebiliriz. Parti’nin bu itirazlarının ne toplumla, ne seçmenle, ne de partililerle tartışılmayacağı biliniyor. Oylamalarda çoğu vekilin karşı oy bile kullanmadığını daha önce gördük. Örgütlenmeyen bir itiraz itiraz mıdır diye soralım kendimize.
Evet, evlere çökülecek ve bu durum muhalefetin -en hafif tabirle- umrunda değil, en ağır tabirle de bu durumdan memnun diyebiliriz.
Teklif sahibi konuşmasında “Yapılan bu düzenlemeler sonucunda, umumi ve kamu hizmet alanlarının kamuya mali külfet getirmeden bedelsiz karşılanarak kamu mülkiyetine geçirilmesini, vatandaşların mülkiyetlerindeki kısıtlılığın kaldırılmasını, kamulaştırmasız el atma davalarının önüne geçilmesini sağlamak amacıyla idareler tarafından plan hükümlerine istinaden yapılan imar hakkı aktarımı uygulamalarına yasal bir zemin oluşturmayı amaçlıyoruz. “ diyor ve her şeyi özetliyor.
Siyaset Mutlu; Beraber mi Çökecekler?!
Siyasetin belli ki acelesi var. Bu yüzden 3 Aralık günü genel kurulda kalan 15’den fazla maddeyi görüşecek ve teklifi geçirecekler. Böylece 2025 yılında Hatay’da 2 milyon metrekare gibi, her kentte yüzbinlerce metre kare mülke çökülecek.
Peki avcı avın peşinde koşarken bizler av olmayı kabul mu edeceğiz? Bir beton tüccarı bu ülkenin geleceğine karar verecek ve bir tane bile siyasetçi karşı çıkmayacak mı? Hadi bunları geçtik onlar son kalan mülkümüze çökerlerken biz de diz çöküp onların bizi yemesini mi bekleyeceğiz?
Çökkent 2.0 geçerse sırada Çökkent 3.0 gelmeyecek mi?
Ya çökeceğiz, ya da çöktüreceğiz!
Kamu hizmeti;
1- Teklif bilgilerini incelemeniz için TBMM’deki sayfasına [COLOR=hsl(210,75%,60%)]buradan[/COLOR] ulaşabilirsiniz.
2- 28 Kasım Tarihli Genel Kurul konuşmalarını incelemeniz için tutanağa [COLOR=hsl(210,75%,60%)]buradan[/COLOR] erişebilirsiniz.