İlk kez 27 Mayıs 1995’te bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 29 yıldır İstanbul Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi saat 12.00’de buluşup, barışçıl oturma eylemi ile gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soruyorlar… Bir araya gelebilirlerse tabii
Bir araya gelemedikleri, soramadıkları zamanlar da oldu.
Ağustos 1998’den itibaren polis, eyleme katılanlara her hafta cop ve biber gazıyla müdahale etti, katılanları gözaltına aldı. Bir yıla yakın sürecin ardından,13 Mart 1999‘da Cumartesi Anneleri ara verdiklerini açıkladılar.
Yeniden buluşmaları için 10 yıl geçmesi gerekti.31 Ocak 2009‘da yeniden Galatasaray Meydanı’ndaydılar.
25 Ağustos 2018’de gerçekleşecek 700’üncü buluşmada bir araya gelen gruba, toplanmalarının yasaklandığı bildirildi. Cumartesi Anneleri, İHD üye ve yöneticileri ile destek vermeye gelenlere tazyikli su, plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildi. 47 kişi gözaltına alındı.
Müdahaleden iki gün sonra, Cumartesi Anneleri'nin kaybedilen yakınlarının "yasa dışı örgüt üyesi" olduklarını söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yasaklamanın nedenini "Yapılmak istenen çok açık. Annelik kavramı üzerinden bir mağduriyet oluşturup, hem teröre bir mağduriyet maskesi giydirmeye çalışıyorlar, hem de toplumu ayrıştırmaya çalışıyorlar.” diye açıklamıştı.
Soylu bu açıklamasını “Ohh ohh Annelik kavramı üzerinden teröre mağduriyet maskesi giydirmedik Ohh ohh” diye sürdürseydi, yakışırdı. Lakin “Oh ohh ohhh “ kavramının Türk siyasi tarihindeki yerini alması için 13 Aralık 2020 tarihindeki bütçe konuşmalarını beklemek gerekecekti. Soylu bütçe konuşmasında belediyelere atanan kayyım atanmasını “Ohh paralar paralar PKK’ya gitmiyor, millete gidiyor ohh, ohhh!” diye açıklamıştı.
Soylu, Diyarbakır'da afet konutları temel atma töreninde yaptığı konuşmada yine 'oh' çekti.
Hem mecliste, hem de Afet konutları temel atma törenindeki “Ohh” çekişleri izlemenizi öneririm. Hakikaten çok ilginç.
31 Mart seçimlerinden sonra başta kayım atanan belediyeler olmak üzere el değiştiren neredeyse bütün belediyeler, binalarının cephesine devraldıkları borçların listesini astı. Paraların PKK’ya gitmediği açık. Ama ne olduklarını Süleyman Soylu açıklamadı. Henüz akıbetlerini bilmiyoruz.
***
700. hafta buluşması nedeniyle 18 Kasım 2020 tarihinde Cumartesi İnsanları hakkında dava açıldı.
Sonrasında da Galatasaray Meydanında buluşmak mümkün olmadı. Her seferinde yasaklandı, müdahale ve gözaltılar oldu.
***
Bu hafta Cumartesi Annelerinin 1000. buluşması vardı.
700. hafta da Süleyman Soylu İçişleri Bakanıydı. Şimdi değil.
700. hafta Berat Albayrak Hazine ve Maliye bakanıydı, şimdi değil.
O zaman Ankara ve İstanbul, AKP’li Belediyelerdi, şimdi değil.
O zaman sınır ötesi operasyonlarına Kararlılık Harekatı diyorduk. Şimdi Pençe Operasyonları.
O zaman Nurettin Nebati Bakan değildi. Şimdi de değil. Bi ara gelip bakanlık yaptı, gitti.
700. haftadan 1000. Haftaya gelirken akıbeti sorulan kayıplar açısından bir fark yoktu. Kayıplar, eksilmemiş, akıbeti belli olan olmamıştı.
***
700 hafta mücadele edip, 1000. haftaya solukları yetmeyenler de vardı.
12 Eylül 1980 darbesinde gözaltına alınan ve kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, ağabeyinin akıbetini öğrenemeden vefat etti. Oğlunun akıbetini öğrenemeden 2013 yılında vefat eden annesi Berfo Kırbayır’ın yanına gömüldü.(15.Mayıs.2024)
12 Eylül sonrası gözaltına alınan oğlu Hayrettin'in akıbetinin ortaya çıkması için 39 yıl mücadele eden Elmas Eren, vefat etti (19.8.2019).
1992 yılında gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman'ın annesi Saffet Yaman da yoktu artık. (4.Aralık 2023)
Elazığ’da 21 Şubat 1993 günü kaçırıldıktan sonra cansız bedeni bulunan İHD Elazığ Şube Başkanı Avukat Metin Can’ın annesi Anik Can da oğulunun faillerinin ceza aldığını göremedi. (17.9.2019)
28 yıldır gözaltında kaybedilen oğlu Hüseyin Aydemir için adalet mücadelesi veren Asiye Aydemir de yoktu. (16.6.2023)
Ama bugün, 1000. buluşmada yakınlarını arayanlar arasında kızlar vardı, oğullar vardı, torunlar vardı.
***
1000. Haftanın müjdesi Özlem Zengin’den geldi. Devlet, kayıplarla ilgilenecek taleplere kulak verecek sandım. Ne de olsa müjdeyi veren iktidar partisi mensubuydu.
Cumartesi Anneleri Galatasaray’da bir araya gelebilecekmiş. Müjde oymuş.
Sanki Cumartesi annelerinin talebi yakınlarının akıbetini öğrenmek değilmiş, Galatasaray’da toplanmakmış gibi sevindim.
İçişleri Bakanının açıklaması da farklı değildi.
Cumartesi Anneleri’nin mağdur olduğunu kabul eden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Cumartesi Anneleri ile ilgili biz iyi niyetliyiz, onlar da zaten mağdur. Sayın Cumhurbaşkanımız da kabullerine aynı şeyi söylemişti. O zamanki sözünden hareketle bu olayı suhuletle, en güzel şekilde çözeceğiz” dedi.
İşte, suhuletle çözülen şey, bugün Galatasaray meydanında 1000. kez buluşmalarına müdahale edilmemesi, gaz ve su sıkılmamasıymış.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in kanaati de bu yönde olsa gerek, Cumartesi Anneleri’nin bu cumartesi 1000. kez toplanacağını hatırlatarak, Galatasaray Meydanı’nı annelere açma çağrısı yaptı.
TİP Sözcüsü Kadıgil’den İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya seslendi: “Anayasa’yı uygulayın, Galatasaray Meydanı’nı Cumartesi Anneleri'ne açın” dedi.
***
Oysa Cumartesi Annelerinin talebi Galatasaray meydanının açılması değil, yakınlarının bulunmasıydı.
Bir araya gelemedikleri, soramadıkları zamanlar da oldu.
Ağustos 1998’den itibaren polis, eyleme katılanlara her hafta cop ve biber gazıyla müdahale etti, katılanları gözaltına aldı. Bir yıla yakın sürecin ardından,13 Mart 1999‘da Cumartesi Anneleri ara verdiklerini açıkladılar.
Yeniden buluşmaları için 10 yıl geçmesi gerekti.31 Ocak 2009‘da yeniden Galatasaray Meydanı’ndaydılar.
25 Ağustos 2018’de gerçekleşecek 700’üncü buluşmada bir araya gelen gruba, toplanmalarının yasaklandığı bildirildi. Cumartesi Anneleri, İHD üye ve yöneticileri ile destek vermeye gelenlere tazyikli su, plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildi. 47 kişi gözaltına alındı.
Müdahaleden iki gün sonra, Cumartesi Anneleri'nin kaybedilen yakınlarının "yasa dışı örgüt üyesi" olduklarını söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yasaklamanın nedenini "Yapılmak istenen çok açık. Annelik kavramı üzerinden bir mağduriyet oluşturup, hem teröre bir mağduriyet maskesi giydirmeye çalışıyorlar, hem de toplumu ayrıştırmaya çalışıyorlar.” diye açıklamıştı.
Soylu bu açıklamasını “Ohh ohh Annelik kavramı üzerinden teröre mağduriyet maskesi giydirmedik Ohh ohh” diye sürdürseydi, yakışırdı. Lakin “Oh ohh ohhh “ kavramının Türk siyasi tarihindeki yerini alması için 13 Aralık 2020 tarihindeki bütçe konuşmalarını beklemek gerekecekti. Soylu bütçe konuşmasında belediyelere atanan kayyım atanmasını “Ohh paralar paralar PKK’ya gitmiyor, millete gidiyor ohh, ohhh!” diye açıklamıştı.
Soylu, Diyarbakır'da afet konutları temel atma töreninde yaptığı konuşmada yine 'oh' çekti.
Hem mecliste, hem de Afet konutları temel atma törenindeki “Ohh” çekişleri izlemenizi öneririm. Hakikaten çok ilginç.
31 Mart seçimlerinden sonra başta kayım atanan belediyeler olmak üzere el değiştiren neredeyse bütün belediyeler, binalarının cephesine devraldıkları borçların listesini astı. Paraların PKK’ya gitmediği açık. Ama ne olduklarını Süleyman Soylu açıklamadı. Henüz akıbetlerini bilmiyoruz.
***
700. hafta buluşması nedeniyle 18 Kasım 2020 tarihinde Cumartesi İnsanları hakkında dava açıldı.
Sonrasında da Galatasaray Meydanında buluşmak mümkün olmadı. Her seferinde yasaklandı, müdahale ve gözaltılar oldu.
***
Bu hafta Cumartesi Annelerinin 1000. buluşması vardı.
700. hafta da Süleyman Soylu İçişleri Bakanıydı. Şimdi değil.
700. hafta Berat Albayrak Hazine ve Maliye bakanıydı, şimdi değil.
O zaman Ankara ve İstanbul, AKP’li Belediyelerdi, şimdi değil.
O zaman sınır ötesi operasyonlarına Kararlılık Harekatı diyorduk. Şimdi Pençe Operasyonları.
O zaman Nurettin Nebati Bakan değildi. Şimdi de değil. Bi ara gelip bakanlık yaptı, gitti.
700. haftadan 1000. Haftaya gelirken akıbeti sorulan kayıplar açısından bir fark yoktu. Kayıplar, eksilmemiş, akıbeti belli olan olmamıştı.
***
700 hafta mücadele edip, 1000. haftaya solukları yetmeyenler de vardı.
12 Eylül 1980 darbesinde gözaltına alınan ve kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, ağabeyinin akıbetini öğrenemeden vefat etti. Oğlunun akıbetini öğrenemeden 2013 yılında vefat eden annesi Berfo Kırbayır’ın yanına gömüldü.(15.Mayıs.2024)
12 Eylül sonrası gözaltına alınan oğlu Hayrettin'in akıbetinin ortaya çıkması için 39 yıl mücadele eden Elmas Eren, vefat etti (19.8.2019).
1992 yılında gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman'ın annesi Saffet Yaman da yoktu artık. (4.Aralık 2023)
Elazığ’da 21 Şubat 1993 günü kaçırıldıktan sonra cansız bedeni bulunan İHD Elazığ Şube Başkanı Avukat Metin Can’ın annesi Anik Can da oğulunun faillerinin ceza aldığını göremedi. (17.9.2019)
28 yıldır gözaltında kaybedilen oğlu Hüseyin Aydemir için adalet mücadelesi veren Asiye Aydemir de yoktu. (16.6.2023)
Ama bugün, 1000. buluşmada yakınlarını arayanlar arasında kızlar vardı, oğullar vardı, torunlar vardı.
***
1000. Haftanın müjdesi Özlem Zengin’den geldi. Devlet, kayıplarla ilgilenecek taleplere kulak verecek sandım. Ne de olsa müjdeyi veren iktidar partisi mensubuydu.
Cumartesi Anneleri Galatasaray’da bir araya gelebilecekmiş. Müjde oymuş.
Sanki Cumartesi annelerinin talebi yakınlarının akıbetini öğrenmek değilmiş, Galatasaray’da toplanmakmış gibi sevindim.
İçişleri Bakanının açıklaması da farklı değildi.
Cumartesi Anneleri’nin mağdur olduğunu kabul eden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Cumartesi Anneleri ile ilgili biz iyi niyetliyiz, onlar da zaten mağdur. Sayın Cumhurbaşkanımız da kabullerine aynı şeyi söylemişti. O zamanki sözünden hareketle bu olayı suhuletle, en güzel şekilde çözeceğiz” dedi.
İşte, suhuletle çözülen şey, bugün Galatasaray meydanında 1000. kez buluşmalarına müdahale edilmemesi, gaz ve su sıkılmamasıymış.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in kanaati de bu yönde olsa gerek, Cumartesi Anneleri’nin bu cumartesi 1000. kez toplanacağını hatırlatarak, Galatasaray Meydanı’nı annelere açma çağrısı yaptı.
TİP Sözcüsü Kadıgil’den İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya seslendi: “Anayasa’yı uygulayın, Galatasaray Meydanı’nı Cumartesi Anneleri'ne açın” dedi.
***
Oysa Cumartesi Annelerinin talebi Galatasaray meydanının açılması değil, yakınlarının bulunmasıydı.