İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) isimli sözüm ona bir sivil toplum kuruluşu var. Bu İHH’nın internet sitesine baktığınızda son derece insani amaçlı yardım faaliyetleri içinde olduğunu sanıyorsunuz. Ancak öyle değil. İnsan haklarından, sadece radikal İslamcı, şeriatçı haklarını anlıyorlar. Provokasyon üretmede üstlerine yok. En bilinen marifetleri Mavi Marmara vakası. İHH militanları İsrail’in Gazze saldırısından sonra da Adana’daki Amerikan İncirlik Üssü’ne girip gösteri düzenlemek istemişler, ancak üsten içeri sokulmamışlardı.
Geçen gün İHH’nin sitesinde yeni bir provokasyona hazırlandıkları işaretini veren bir duyuru okuyunca sizlerle paylaşmak istedim. Buyurun:
“İsrail, yıllardır ambargo ve abluka uyguladığı Gazze’ye 7 Ekim 2023’te bir saldırı başlattı. Havadan, karadan ve denizden kuşattığı şehirde 11 binden fazlası çocuk, 8 bin 500’ü kadın olmak üzere 27 bine yakın sivili katletti. Okul, hastane, ibadethane ve yaşam alanlarını yok eden İsrail on binlerce insanı da yerinden etti. Hayatta kalan insanlar ise zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.
“Bugüne kadar desteğinizle yüz binlerce insana acil yardım ulaştırdık. Ancak Filistin’de durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. İsrail, Gazzeliler’in temel insani ihtiyaçlara dahi ulaşmasına engel oluyor.
“2010 yılında yola çıkan Özgürlük Filosu (Mavi Marmara olayı) ile İsrail ilk kez uluslararası mahkemelerce yargılanarak suçlu bulunmuştu. Şimdi yeniden Gazze’deki soykırımı güçlü bir biçimde uluslararası karar alıcıların, devletlerin gündemine getirmeyi, bu şekilde İsrail’in saldırılarını sona erdirmeyi ve bölgedeki ambargonun kaldırılması için güçlü bir inisyatif oluşturmayı hedefliyoruz. Farklı dil, din ve ırktan yüzlerce insani yardım gönüllüsü Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için Akdeniz’e yelken açacak yeni bir filoda bir araya gelecek. Siz de bağışınızla Özgürlük Filosu’nu destekleyebilir, Gazze halkının umudu olabilirsiniz.”
Duyurunun altına bir de ibare eklenmiş: “Bu projeye bankadan bağış yapmak isterseniz açıklama kısmına 19201 yazmanız yeterli.”
Hafıza tazelemek için Mavi Marmara olayı neydi? Bir de onu hatırlatayım.
İHH ve bir takım uluslararası kuruluşlar Gazze’ye yardım götürmek için 22 Mayıs 2010’da Defne Y., Gazze 1 ve Mavi Marmara gemileriyle yola çıktılar. Mavi Marmara gemisi Kıbrıs açıklarında beş ayrı gemiyle buluştu. Bu arada İsrail’den gemilere telsizle Gazze’ye yaklaşmamaları için uyarılar yapıldı. Uyarıları dinlemeyen ekip yoluna devam edince olanlar oldu. İsrailli komandolar Mavi Marmara gemisini basarak on kişiyi öldürdüler.Olay Türkiye’yle İsrail arasında diplomatik krize yol açtı. İki ülke karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çektiler.
Mavi Marmara olayının üstünden tam bir ay geçmişti ki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin bir toplantısında o zaman AKP milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’la karşılaşıp ona neden Gazze’ye giden filoya son anda katılmaktan vaz geçtiğini sordum. Konuşmamızı haberleştirdim. Haberin başlığı “Gemiye Binmekten Vaz Geçen AKP’li Mercan: Bir Co’luk Yapalım Dedik Ama Vaz Geçtik.” Birlikte okuyalım:
“’Ben de Mavi Marmara gemisinde olacaktım ama son anda vaz geçtim. AKP’deki kimliğimle orada bulunmam doğru olmaz diye düşündüm. ‘ Bu sözler TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP Eskişehir milletvekili Murat Mercan’a ait.
“Mercan’a kendisinden başka hangi milletvekillerinin gemiye binme kararında olduklarını ama son anda vaz geçtiklerini soruyorum. Mercan’ın yanıtı:’Söylemem. Bu sadece beni ilgilendirdiği için size bu bilgiyi verdim.’
‘İyi de neden o gemiye binmek istediler?’ Mercan’ın yanıtı:’Biz kolejde zaman zaman Co’luk yapardık. (Co’luk yapmak ne demekse? Herhalde kovboyculuk anlamına geliyor.) Bu da öyle. Bir Co’luk yapalım dedik. Ama sonra vaz geçtik. ‘
“Ankara’daki bazı çevrelerden AKP milletvekillerinin gemiye binmek istemelerinin parti içinde nasıl yankılandığı bilgisini alıyorum. Verilen bilgi şöyle: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Murat Mercan gibi isimlerin hükümetin dış politikasını ciddi biçimde radikal İslam yandaşlığına çekme girişimleri olduğu izlenimine sahip. Parti içindeki Batı yanlısı, ılımlı milletvekilleri de dış politikanın radikal İslam eksenine çekilmek istenmesinden ciddi biçimde rahatsız. Başbakan Erdoğan’ın bu İslam eksenli Ortadoğu politikasının etkisinde kalması hükümetin, dolayısıyla Türkiye’nin dış dünyadaki görünümüne darbe vuruyor. Hele de Mercan’ın TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı sıfatını taşıması bu rahatsızlıkları daha da arttırıyor.”
AKP içinde bile bu kadar rahatsızlık uyandıran Murat Mercan isimli radikal İslamcılara yakın olduğu söylenen bu şahıs Mart 2021’den bu yılın Ocak ayına kadar Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği görevinde bulundu. Ankara-Washington ilişkileri son yıllarda çok gergin, diye şikayet edenlere gitsin.
Birkaç sözüm de İHH’ye. Sizin gibi dincilerin fırsatını buldukça hep Gazze kartını oynamanız ülkedeki insanları bıktırdı. Usandırdı. Bir yanda ağa babanızın gemileri her gün İsrail’e tonlarca savaş malzemesi yapımında kullanılan ham maddeleri taşıyacak, bir yandan da Gazze’deki insanların acıları için ağlaşacak. İHH olarak siz, bu yardım malzemelerini Gazze’de acı çekenlere mi, yoksa işbirliği yaptığınız söylenen terör örgütü Hamas’a mı göndermeyi hedefliyorsunuz? Eğer insani yardım amaçlı çalışıyorsanız o zaman 2010’da İsrail sizi neden hedefe koydu ve Mavi Marmara’daki 10 kişiyi öldürttü? Bunlar net cevap verilmesi gereken sorular. Ayrıca, bir başka soru! Madem Müslümanların zulüm altında inim inim inlemelerinden yakınıyor ve her fırsatta yardımlarına koşuyorsunuz, o zaman Afganistan’a da bir el atıverin. Esas orada Müslüman Müslüman’a zulmediyor. İHH’ye bir de uyarı. Vakıfınızı kim denetliyor? Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişleri hiç hesaplarınızı kontrol ediyor, topladığınız bağışları nerelere harcadığınıza bakıyor mu? Bağışların kaynakları kimler, ya da hangi kuruluşlar? Açıklama lütfen!
Geçen gün İHH’nin sitesinde yeni bir provokasyona hazırlandıkları işaretini veren bir duyuru okuyunca sizlerle paylaşmak istedim. Buyurun:
“İsrail, yıllardır ambargo ve abluka uyguladığı Gazze’ye 7 Ekim 2023’te bir saldırı başlattı. Havadan, karadan ve denizden kuşattığı şehirde 11 binden fazlası çocuk, 8 bin 500’ü kadın olmak üzere 27 bine yakın sivili katletti. Okul, hastane, ibadethane ve yaşam alanlarını yok eden İsrail on binlerce insanı da yerinden etti. Hayatta kalan insanlar ise zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.
“Bugüne kadar desteğinizle yüz binlerce insana acil yardım ulaştırdık. Ancak Filistin’de durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. İsrail, Gazzeliler’in temel insani ihtiyaçlara dahi ulaşmasına engel oluyor.
“2010 yılında yola çıkan Özgürlük Filosu (Mavi Marmara olayı) ile İsrail ilk kez uluslararası mahkemelerce yargılanarak suçlu bulunmuştu. Şimdi yeniden Gazze’deki soykırımı güçlü bir biçimde uluslararası karar alıcıların, devletlerin gündemine getirmeyi, bu şekilde İsrail’in saldırılarını sona erdirmeyi ve bölgedeki ambargonun kaldırılması için güçlü bir inisyatif oluşturmayı hedefliyoruz. Farklı dil, din ve ırktan yüzlerce insani yardım gönüllüsü Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için Akdeniz’e yelken açacak yeni bir filoda bir araya gelecek. Siz de bağışınızla Özgürlük Filosu’nu destekleyebilir, Gazze halkının umudu olabilirsiniz.”
Duyurunun altına bir de ibare eklenmiş: “Bu projeye bankadan bağış yapmak isterseniz açıklama kısmına 19201 yazmanız yeterli.”
Hafıza tazelemek için Mavi Marmara olayı neydi? Bir de onu hatırlatayım.
İHH ve bir takım uluslararası kuruluşlar Gazze’ye yardım götürmek için 22 Mayıs 2010’da Defne Y., Gazze 1 ve Mavi Marmara gemileriyle yola çıktılar. Mavi Marmara gemisi Kıbrıs açıklarında beş ayrı gemiyle buluştu. Bu arada İsrail’den gemilere telsizle Gazze’ye yaklaşmamaları için uyarılar yapıldı. Uyarıları dinlemeyen ekip yoluna devam edince olanlar oldu. İsrailli komandolar Mavi Marmara gemisini basarak on kişiyi öldürdüler.Olay Türkiye’yle İsrail arasında diplomatik krize yol açtı. İki ülke karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çektiler.
Mavi Marmara olayının üstünden tam bir ay geçmişti ki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin bir toplantısında o zaman AKP milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’la karşılaşıp ona neden Gazze’ye giden filoya son anda katılmaktan vaz geçtiğini sordum. Konuşmamızı haberleştirdim. Haberin başlığı “Gemiye Binmekten Vaz Geçen AKP’li Mercan: Bir Co’luk Yapalım Dedik Ama Vaz Geçtik.” Birlikte okuyalım:
“’Ben de Mavi Marmara gemisinde olacaktım ama son anda vaz geçtim. AKP’deki kimliğimle orada bulunmam doğru olmaz diye düşündüm. ‘ Bu sözler TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP Eskişehir milletvekili Murat Mercan’a ait.
“Mercan’a kendisinden başka hangi milletvekillerinin gemiye binme kararında olduklarını ama son anda vaz geçtiklerini soruyorum. Mercan’ın yanıtı:’Söylemem. Bu sadece beni ilgilendirdiği için size bu bilgiyi verdim.’
‘İyi de neden o gemiye binmek istediler?’ Mercan’ın yanıtı:’Biz kolejde zaman zaman Co’luk yapardık. (Co’luk yapmak ne demekse? Herhalde kovboyculuk anlamına geliyor.) Bu da öyle. Bir Co’luk yapalım dedik. Ama sonra vaz geçtik. ‘
“Ankara’daki bazı çevrelerden AKP milletvekillerinin gemiye binmek istemelerinin parti içinde nasıl yankılandığı bilgisini alıyorum. Verilen bilgi şöyle: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Murat Mercan gibi isimlerin hükümetin dış politikasını ciddi biçimde radikal İslam yandaşlığına çekme girişimleri olduğu izlenimine sahip. Parti içindeki Batı yanlısı, ılımlı milletvekilleri de dış politikanın radikal İslam eksenine çekilmek istenmesinden ciddi biçimde rahatsız. Başbakan Erdoğan’ın bu İslam eksenli Ortadoğu politikasının etkisinde kalması hükümetin, dolayısıyla Türkiye’nin dış dünyadaki görünümüne darbe vuruyor. Hele de Mercan’ın TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı sıfatını taşıması bu rahatsızlıkları daha da arttırıyor.”
AKP içinde bile bu kadar rahatsızlık uyandıran Murat Mercan isimli radikal İslamcılara yakın olduğu söylenen bu şahıs Mart 2021’den bu yılın Ocak ayına kadar Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği görevinde bulundu. Ankara-Washington ilişkileri son yıllarda çok gergin, diye şikayet edenlere gitsin.
Birkaç sözüm de İHH’ye. Sizin gibi dincilerin fırsatını buldukça hep Gazze kartını oynamanız ülkedeki insanları bıktırdı. Usandırdı. Bir yanda ağa babanızın gemileri her gün İsrail’e tonlarca savaş malzemesi yapımında kullanılan ham maddeleri taşıyacak, bir yandan da Gazze’deki insanların acıları için ağlaşacak. İHH olarak siz, bu yardım malzemelerini Gazze’de acı çekenlere mi, yoksa işbirliği yaptığınız söylenen terör örgütü Hamas’a mı göndermeyi hedefliyorsunuz? Eğer insani yardım amaçlı çalışıyorsanız o zaman 2010’da İsrail sizi neden hedefe koydu ve Mavi Marmara’daki 10 kişiyi öldürttü? Bunlar net cevap verilmesi gereken sorular. Ayrıca, bir başka soru! Madem Müslümanların zulüm altında inim inim inlemelerinden yakınıyor ve her fırsatta yardımlarına koşuyorsunuz, o zaman Afganistan’a da bir el atıverin. Esas orada Müslüman Müslüman’a zulmediyor. İHH’ye bir de uyarı. Vakıfınızı kim denetliyor? Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişleri hiç hesaplarınızı kontrol ediyor, topladığınız bağışları nerelere harcadığınıza bakıyor mu? Bağışların kaynakları kimler, ya da hangi kuruluşlar? Açıklama lütfen!