Bir aydır Kürt açılımıyla yatıp kalkıyoruz. MHP lideri ve devleti yönetmeye talip kişi olan Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan TBMM’ye gelsin konuşsun, çıkışı hepimizi şaşkına çevirirken, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce hiç ses çıkmadı. Ardından da yarım ağız Bahçeli’ye destek sözleri söyledi. Bu süre içinde olanları izleyip, anlamaya çalıştım. Altın kaçakçısı milletvekillerini partisinde barındırıp, kaçakçılık ortaya dökülünce onları ihraç etmek zorunda kalan Bahçeli’nin o çıkışından yaklaşık üç hafta önce Erdoğan’ın, hala ticareti devam ettirdiği İsrail hakkında, İsrail bize girecek, demesi beni zaten şaşırtmıştı. Erdoğan, İsrail tehdidine dikkat çekmeden önceki bir konuşmasında ise, “Nasıl Libya’ya, Karabağ’a girdiysek İsrail’e de gireriz,” demesinden sonraki U dönüşü ne anlama geliyordu?
Sonunda galiba mesele anlaşıldı. Youtube’da İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın bir videosu karşıma çıktı. Saar’ın videoda neler söylediğini size olduğu gibi yazıyorum: “Biz, içinde bulunduğumuz coğrafyayı çok iyi bilmek zorundayız. Burada, tırnak içinde yaşadığımız bölgenin azınlıklarına dikkat çekmek istiyorum. Mesela Kürt milleti. Bu büyük millet yaklaşık 40 milyon nüfusa sahip. Belki de siyasi bağımsızlığı olmayan dünyanın en büyük milletidir diyebiliriz. Doğal olarak onlar bizim için müttefik sayılırlar. Dört farklı ülkede azınlık olarak yaşayan bu insanlar, özellikle İran ve Türkiye tarafından baskı ve zulme maruz kalıyorlar. Dolayısıyla onlara yardım etmeli ve onlarla ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Bunlara siyasi, askeri ve güvenlik konuları da dahildir.
“Ben ayrıca, çeşitli ülkelerde yaşayan Dürziler konusunu da inceliyorum. Komşu ülkelerde yaşayanları kastediyorum. Yani Suriye ve Lübnan’dakileri. Dürziler İsrail halkıyla güçlü bir birlik içindeler. Bu yöndeki gelişmeler ve ikili ilişkiler konusunda da dikkatli olmalıyız.
“Ayrıca şunu çok iyi anlamalıyız ki biz, daima azınlık olarak kalacağımız bu coğrafyada diğer azınlıklarla güçlü bir birlik oluşturmak zorundayız.”
Şimdi anladınız mı meselenin aslını? Bölgemizdeki Kürtler kışkırtılarak, İsrail şemsiyesi altında bağımsız bir devlette toplanmaları için planlar yapılmış. Tamam da, İsrailliler’in, kendilerine, hangi Kürtlerle devlet kurulabilir, diye bir soru sormaları gerekmez mi? Konuyla biraz ilgili olanlar bile, İran, Suriye, Türkiye hatta Irak’ta yaşayan Kürtler’in birbirleriyle geçinemedikleri, daha da öte birbirlerine düşmanca davrandıklarını bilmezler mi? Diyelim böyle bir devlet kurmak için harekete geçtiler. Türkiye’de yaşayan bu ülkenin vatandaşlarının nasıl davranacaklarını acaba hesap ettiler mi? Bizim Kürtler tek bir bölgede yaşamıyorlar. Türkiye’nin bütün coğrafyasına yayılmışlar. Bilmeyenlere söyleyeyim. Bugün en büyük Kürt şehri İstanbul. Haa, bu projeyi tezgahlayanlar Türkiye’de bir iç çatışma, hatta iç savaş çıkartmayı hedefliyebilirler. Onu da yakın gelecekte görürüz. Ancak, şu kadarını söyleyeyim, bugüne kadar Kürt kartını oynamaya çalışan siyasi liderlerimiz ya siyaset sahnesinden silindiler ya da canlarından oldular. Kimlerden söz ettiğimi yakın tarihe bakarsanız görürsünüz.
Gelelim Erdoğan ve Bahçeli’nin Kürt açılımına... Onlarca yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. 2010’lardaki Kürt açılımı size oy kaybettirdiği için masayı devirdiniz. Şimdi İsrail kafa kaldırınca mı aklınız başınıza geldi de en milliyetçi ve vatanperver kesildiniz? Şu soruyu da sorayım: Neden “terorist başı, bebek katili” dediğiniz Abdullah Öcalan’dan medet umuyor, İmralı’ya aracılar gönderiyorsunuz da Türkiyeli Kürtler’in büyük çoğunluğunun desteklediği Selahattin Demirtaş’ı cezaevinden çıkarmıyorsunuz? Zaza olduğu için mi? Zaza olduğu için onu Kürt kabul etmiyor musunuz? Demirtaş’ın ayrılıkçılığa şiddetle karşı olduğunu bilmiyor musunuz?
ONBEŞ,ONALTI AYDIR SÜREN PROJE
Buradan Rudaw TV’de Kürt yazar Abdurrahim Semavi’yle bir kaç gün önce yayınlanan bir söyleşiyi sizlere duyurmak isterim. Semavi Nusaybin doğumlu. 12 Eylül askeri darbesinden hemen sonra 16 yaşındayken Diyarbakır Askeri Cezaevine kapatılmış ve yedi yıl hapis yatmış. Temel Strateji Araştırma Merkezi’nin Başkanı olan Semavi 2013-2015 yıllarındaki çözüm süreci döneminde Akil İnsanlar heyetinde yer almıştı.
Rudaw’da Hevidar Zana’nın sunduğu “Kuzey” adlı programa konuk olan Semavi, “Kandil’le İmralı arasında anlaşmazlık var. Sadece Öcalan ve Kandil arasında da değil, Öcalan’la Rojava ve Öcalan’la Avrupa arasında da anlaşmazlık var. Proje çerçevesinde sadece PKK meselesi çözülmeyecek. PKK dışındaki Kürtler de muhatap alınacak,” diyor.
Türkiye’nin tüm Kürtlerle ittifak yapacağını dile getiren Semavi,”Türk Hükümeti’nin 15-16 aydır hazırladığı bu proje sadece Türkiye’deki Kürt sorununun çözümüne yönelik değil. Projeye göre Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak, Doğu, Batı, Kuzey, Güney Kürtleriyle de ittifak kurulacak. Bu projenin hazırlığıdır. Bunu ifade etmek istiyorum,” dedi.
Semavi şöyle devam etti:”Proje, beş yıl içinde yapılacak. Proje adım adım ilerleyecek. Türkiye halkı ve Kürtler projeye hazır olana kadar proje adım adım inşa edilecek. Kürtler’in barış istediği doğrudur. İnsanların aklında bir çok soru var. Bu sorunlar çözülmeden Kandil’i Ankara’ya getiremezsiniz. Kimseyi başka bir yere taşıyamazsınız. Zaman alır. Beş yıl içinde sadece Kandil’de olanlar değil, diasporada yaşayanlar da geri dönecek ve onlara da geri dönüş yolu açılacaktır. “
Türkiye’nin bu projeden geri adım atmayacağına Rojava’nın statüsünün de Türkiye’yle birlikte belirleneceğine dikkat çeken Semavi şunları ekledi:
“Suriye’nin bu konuda söz hakkı olmayacak çünkü beş yıl içinde Ortadoğu’da Suriye diye bir devlet kalmayacak; tarihte de var olmayacak. Şam ve Lazkiye’de Suriye diye küçük bir devlet olacak . Yani Suriye devleti yok diyebiliriz. “
İKİ YAPAY DEVLETLE VARILACAK NOKTA
İşte, kapalı kapılar ardında dönen dolaplar bunlar. Bakalım nasıl hayata geçecek?
Yazıyı yazarken bir haber önüme düştü. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de onbinlerce Filistinli’nin katledilmesinden İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Gallant’ı suçlu bularak görüldükleri yerde tutuklanmalarına karar verdi. Bu da demektir ki Netanyahu ve Gallant artık ellerini kollarını sallayıp sırıtarak istedikleri ülkeye gidemeyecekler. Bakalım bu ikili Kürdistan tezgahını bundan sonra nasıl hayata geçirecekler? Şunu yazmadan yazıyı bitirmek istemiyorum. Washington’da, Türkiye ve Ortadoğu’yu en iyi bilen analistlerinden, İstanbul doğumlu Prof.Dr. Henri Barkey, bir konuşmamızda bana şöyle demişti:”Hangi Kürtlerle bir devlet kurulabilir? Bırakın farklı ülkelerde yaşayanları, kendi aşiretleri içinde bile Kürtler birbirleriyle anlaşamıyorlar.”
Özellikle Ortadoğu’da yapay olarak kurulmuş devletlerin ömürleri uzun sürmüyor. Hiç bir siyasi alt yapıları, ideolojik birliktelikleri, gelecek vizyonları olmadığı ve ağır anakronik takıntıları bulunduğu için millet bütünlüğüne kavuşamıyor ve yıkılıyorlar. İsrail’e bakın. Paçal bir millet.Orta Avrupa, İspanya Sefarad, Rusya, Etiyopya, oradan buradan gelen yahudilerin kurdukları bir ülke. Şu anda Gazze’deki Filistin soykırımına İsrail içinden pek çok karşı çıkış var. Bunların sesi daha çok Aşkenaz tabir edilen Orta Avrupalı Yahudi göçmenlerden çıkıyor. Kendi içlerindeki bu çatışmayı da bırakın, ABD günün birinde, yettin artık, düş sırtımdan, derse İsrail’in hali nice olur? Benden hatırlatması. Tabii tarihi iyi okuyabilenlere de, bu kadar çürümüş, kokuşmuş, ne yaptığını bilmez bir AKP-MHP koalisyonuyla yönetilen Türkiye’ye ne olacak?
Çözüm basit. Bana bakın Devlet bey, ben bile çözümü biliyorum da siz mi bilmiyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasının ne kadar zorluklarla dolu olduğu hafızalarımızda. Kürt ayrılıkçı, şeriatçı isyanları...Eee, sonra ne oldu? Sözüm ona demokrasiye, çok partili sisteme geçildi. Çok mu zordu Güneydoğu illerine yatırım yapmak, o bölgenin insanlarını yerinde kalkındırmak, eğitim vermek? Geleceğinden, geçiminden hiç endişe duymayan, ötekileştirilmeyen insan neden devletine baş kaldırsın? Bakın, asimile etmek demiyorum, kendi kültürlerini korumalarını sağlayarak eğitim hakkından yararlanmalarının önünü açmayı kastediyorum. Onlarca yıl başta Diyarbakır, bölge halkına olmadık eziyetler edildi. Cizre’de bir akşam vakti kaldığım otelin önündeyken karşıdaki evlerden birinin damında gencecik bir kızın Rambo’lar (O dönem Özel Kuvvetler aparatlarına Rambo derdik) tarafından vurulduğunun şahidiyim. Neymiş? Kızcağız yaz sıcağında evin damına yatak sermek için çıkmış, Rambo’nun teki terorist sanıp kızı vurmuş. Seveyim sizin Kürt çözümünüzü. Ulus devlet kurduk, diye böbürlendiğiniz Türkiye’nin 101. yılında hala Şırnak, Hakkari, Ağrı’da Türkçe bilmeyen, sadece Kütçe konuşan insanlar yaşıyor. Ulus devletiniz size kutlu olsun. Paraları cebe atmak yerine o dolarları ya da liraları oralara neden yatırmadınız acaba? Yerinde kalkınmış insan neden merkezi hükümete baş kaldırsın? Ama yapmadınız. Terör diye birilerinin yıllarca cepleri doldu. Şimdi Öcalan Meclis’te konuşsun öyle mi? Öcalan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, yani hedefi ve amacı devlete üst düzey bürokrat yetiştirmek olan Mülkiye’de eğitim almış. Çok merak ediyorum bir Mülkiyeli nasıl PKK kurucusu olmuş? Bence bu sorunun cevabını Devlet Bey iyi bilir!
Sonunda galiba mesele anlaşıldı. Youtube’da İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın bir videosu karşıma çıktı. Saar’ın videoda neler söylediğini size olduğu gibi yazıyorum: “Biz, içinde bulunduğumuz coğrafyayı çok iyi bilmek zorundayız. Burada, tırnak içinde yaşadığımız bölgenin azınlıklarına dikkat çekmek istiyorum. Mesela Kürt milleti. Bu büyük millet yaklaşık 40 milyon nüfusa sahip. Belki de siyasi bağımsızlığı olmayan dünyanın en büyük milletidir diyebiliriz. Doğal olarak onlar bizim için müttefik sayılırlar. Dört farklı ülkede azınlık olarak yaşayan bu insanlar, özellikle İran ve Türkiye tarafından baskı ve zulme maruz kalıyorlar. Dolayısıyla onlara yardım etmeli ve onlarla ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Bunlara siyasi, askeri ve güvenlik konuları da dahildir.
“Ben ayrıca, çeşitli ülkelerde yaşayan Dürziler konusunu da inceliyorum. Komşu ülkelerde yaşayanları kastediyorum. Yani Suriye ve Lübnan’dakileri. Dürziler İsrail halkıyla güçlü bir birlik içindeler. Bu yöndeki gelişmeler ve ikili ilişkiler konusunda da dikkatli olmalıyız.
“Ayrıca şunu çok iyi anlamalıyız ki biz, daima azınlık olarak kalacağımız bu coğrafyada diğer azınlıklarla güçlü bir birlik oluşturmak zorundayız.”
Şimdi anladınız mı meselenin aslını? Bölgemizdeki Kürtler kışkırtılarak, İsrail şemsiyesi altında bağımsız bir devlette toplanmaları için planlar yapılmış. Tamam da, İsrailliler’in, kendilerine, hangi Kürtlerle devlet kurulabilir, diye bir soru sormaları gerekmez mi? Konuyla biraz ilgili olanlar bile, İran, Suriye, Türkiye hatta Irak’ta yaşayan Kürtler’in birbirleriyle geçinemedikleri, daha da öte birbirlerine düşmanca davrandıklarını bilmezler mi? Diyelim böyle bir devlet kurmak için harekete geçtiler. Türkiye’de yaşayan bu ülkenin vatandaşlarının nasıl davranacaklarını acaba hesap ettiler mi? Bizim Kürtler tek bir bölgede yaşamıyorlar. Türkiye’nin bütün coğrafyasına yayılmışlar. Bilmeyenlere söyleyeyim. Bugün en büyük Kürt şehri İstanbul. Haa, bu projeyi tezgahlayanlar Türkiye’de bir iç çatışma, hatta iç savaş çıkartmayı hedefliyebilirler. Onu da yakın gelecekte görürüz. Ancak, şu kadarını söyleyeyim, bugüne kadar Kürt kartını oynamaya çalışan siyasi liderlerimiz ya siyaset sahnesinden silindiler ya da canlarından oldular. Kimlerden söz ettiğimi yakın tarihe bakarsanız görürsünüz.
Gelelim Erdoğan ve Bahçeli’nin Kürt açılımına... Onlarca yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. 2010’lardaki Kürt açılımı size oy kaybettirdiği için masayı devirdiniz. Şimdi İsrail kafa kaldırınca mı aklınız başınıza geldi de en milliyetçi ve vatanperver kesildiniz? Şu soruyu da sorayım: Neden “terorist başı, bebek katili” dediğiniz Abdullah Öcalan’dan medet umuyor, İmralı’ya aracılar gönderiyorsunuz da Türkiyeli Kürtler’in büyük çoğunluğunun desteklediği Selahattin Demirtaş’ı cezaevinden çıkarmıyorsunuz? Zaza olduğu için mi? Zaza olduğu için onu Kürt kabul etmiyor musunuz? Demirtaş’ın ayrılıkçılığa şiddetle karşı olduğunu bilmiyor musunuz?
ONBEŞ,ONALTI AYDIR SÜREN PROJE
Buradan Rudaw TV’de Kürt yazar Abdurrahim Semavi’yle bir kaç gün önce yayınlanan bir söyleşiyi sizlere duyurmak isterim. Semavi Nusaybin doğumlu. 12 Eylül askeri darbesinden hemen sonra 16 yaşındayken Diyarbakır Askeri Cezaevine kapatılmış ve yedi yıl hapis yatmış. Temel Strateji Araştırma Merkezi’nin Başkanı olan Semavi 2013-2015 yıllarındaki çözüm süreci döneminde Akil İnsanlar heyetinde yer almıştı.
Rudaw’da Hevidar Zana’nın sunduğu “Kuzey” adlı programa konuk olan Semavi, “Kandil’le İmralı arasında anlaşmazlık var. Sadece Öcalan ve Kandil arasında da değil, Öcalan’la Rojava ve Öcalan’la Avrupa arasında da anlaşmazlık var. Proje çerçevesinde sadece PKK meselesi çözülmeyecek. PKK dışındaki Kürtler de muhatap alınacak,” diyor.
Türkiye’nin tüm Kürtlerle ittifak yapacağını dile getiren Semavi,”Türk Hükümeti’nin 15-16 aydır hazırladığı bu proje sadece Türkiye’deki Kürt sorununun çözümüne yönelik değil. Projeye göre Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak, Doğu, Batı, Kuzey, Güney Kürtleriyle de ittifak kurulacak. Bu projenin hazırlığıdır. Bunu ifade etmek istiyorum,” dedi.
Semavi şöyle devam etti:”Proje, beş yıl içinde yapılacak. Proje adım adım ilerleyecek. Türkiye halkı ve Kürtler projeye hazır olana kadar proje adım adım inşa edilecek. Kürtler’in barış istediği doğrudur. İnsanların aklında bir çok soru var. Bu sorunlar çözülmeden Kandil’i Ankara’ya getiremezsiniz. Kimseyi başka bir yere taşıyamazsınız. Zaman alır. Beş yıl içinde sadece Kandil’de olanlar değil, diasporada yaşayanlar da geri dönecek ve onlara da geri dönüş yolu açılacaktır. “
Türkiye’nin bu projeden geri adım atmayacağına Rojava’nın statüsünün de Türkiye’yle birlikte belirleneceğine dikkat çeken Semavi şunları ekledi:
“Suriye’nin bu konuda söz hakkı olmayacak çünkü beş yıl içinde Ortadoğu’da Suriye diye bir devlet kalmayacak; tarihte de var olmayacak. Şam ve Lazkiye’de Suriye diye küçük bir devlet olacak . Yani Suriye devleti yok diyebiliriz. “
İKİ YAPAY DEVLETLE VARILACAK NOKTA
İşte, kapalı kapılar ardında dönen dolaplar bunlar. Bakalım nasıl hayata geçecek?
Yazıyı yazarken bir haber önüme düştü. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de onbinlerce Filistinli’nin katledilmesinden İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Gallant’ı suçlu bularak görüldükleri yerde tutuklanmalarına karar verdi. Bu da demektir ki Netanyahu ve Gallant artık ellerini kollarını sallayıp sırıtarak istedikleri ülkeye gidemeyecekler. Bakalım bu ikili Kürdistan tezgahını bundan sonra nasıl hayata geçirecekler? Şunu yazmadan yazıyı bitirmek istemiyorum. Washington’da, Türkiye ve Ortadoğu’yu en iyi bilen analistlerinden, İstanbul doğumlu Prof.Dr. Henri Barkey, bir konuşmamızda bana şöyle demişti:”Hangi Kürtlerle bir devlet kurulabilir? Bırakın farklı ülkelerde yaşayanları, kendi aşiretleri içinde bile Kürtler birbirleriyle anlaşamıyorlar.”
Özellikle Ortadoğu’da yapay olarak kurulmuş devletlerin ömürleri uzun sürmüyor. Hiç bir siyasi alt yapıları, ideolojik birliktelikleri, gelecek vizyonları olmadığı ve ağır anakronik takıntıları bulunduğu için millet bütünlüğüne kavuşamıyor ve yıkılıyorlar. İsrail’e bakın. Paçal bir millet.Orta Avrupa, İspanya Sefarad, Rusya, Etiyopya, oradan buradan gelen yahudilerin kurdukları bir ülke. Şu anda Gazze’deki Filistin soykırımına İsrail içinden pek çok karşı çıkış var. Bunların sesi daha çok Aşkenaz tabir edilen Orta Avrupalı Yahudi göçmenlerden çıkıyor. Kendi içlerindeki bu çatışmayı da bırakın, ABD günün birinde, yettin artık, düş sırtımdan, derse İsrail’in hali nice olur? Benden hatırlatması. Tabii tarihi iyi okuyabilenlere de, bu kadar çürümüş, kokuşmuş, ne yaptığını bilmez bir AKP-MHP koalisyonuyla yönetilen Türkiye’ye ne olacak?
Çözüm basit. Bana bakın Devlet bey, ben bile çözümü biliyorum da siz mi bilmiyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasının ne kadar zorluklarla dolu olduğu hafızalarımızda. Kürt ayrılıkçı, şeriatçı isyanları...Eee, sonra ne oldu? Sözüm ona demokrasiye, çok partili sisteme geçildi. Çok mu zordu Güneydoğu illerine yatırım yapmak, o bölgenin insanlarını yerinde kalkındırmak, eğitim vermek? Geleceğinden, geçiminden hiç endişe duymayan, ötekileştirilmeyen insan neden devletine baş kaldırsın? Bakın, asimile etmek demiyorum, kendi kültürlerini korumalarını sağlayarak eğitim hakkından yararlanmalarının önünü açmayı kastediyorum. Onlarca yıl başta Diyarbakır, bölge halkına olmadık eziyetler edildi. Cizre’de bir akşam vakti kaldığım otelin önündeyken karşıdaki evlerden birinin damında gencecik bir kızın Rambo’lar (O dönem Özel Kuvvetler aparatlarına Rambo derdik) tarafından vurulduğunun şahidiyim. Neymiş? Kızcağız yaz sıcağında evin damına yatak sermek için çıkmış, Rambo’nun teki terorist sanıp kızı vurmuş. Seveyim sizin Kürt çözümünüzü. Ulus devlet kurduk, diye böbürlendiğiniz Türkiye’nin 101. yılında hala Şırnak, Hakkari, Ağrı’da Türkçe bilmeyen, sadece Kütçe konuşan insanlar yaşıyor. Ulus devletiniz size kutlu olsun. Paraları cebe atmak yerine o dolarları ya da liraları oralara neden yatırmadınız acaba? Yerinde kalkınmış insan neden merkezi hükümete baş kaldırsın? Ama yapmadınız. Terör diye birilerinin yıllarca cepleri doldu. Şimdi Öcalan Meclis’te konuşsun öyle mi? Öcalan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, yani hedefi ve amacı devlete üst düzey bürokrat yetiştirmek olan Mülkiye’de eğitim almış. Çok merak ediyorum bir Mülkiyeli nasıl PKK kurucusu olmuş? Bence bu sorunun cevabını Devlet Bey iyi bilir!