Evet, uzun süredir beklenen film vizyona girmeye hazır. Barbie’nin Rüya Evi, artık sinema salonlarında. Önceki çalışmalar var Mart 2022’de İngiltere’nin Hertfordshire kentindeki Warner Bros, Leaves Stüdyoları ve N Platosu, Güneşli Barbie Diyarı.
Bir vefa borcu olarak yaratıcısı Ruth’u da anarak esas olarak kızı Barbara gibi esinlendiğini söylese de Barbie; kimilerine göre tüketim toplumunun objesi, kimilerine göre ise olması gereken.
Ucu, birkaç uçlu olunca içinde faşist düşünce mi, feministlikten uzaklaştıran mı, yoksa gerçekten ataerkil bir dünya düzeninde, kadını sadece aklı kıt bir obje olarak egemen düşünüşe göndermemi? Evet, öncesinde animasyon filmi, televizyon dizisi derken; Mattel’in aynı adlı oyun serisine dayanarak, Yönetmen Greta Gerwig vizyonundan, Noah Baumbach senaryosu ile özgürleştirilmiş, ilk aksiyon filmi.
İlkler olur da, Margot Robbie, olmaz mı? Ona biraz sonra değineceğim. Çünkü gözbebeğimiz.
Evet, Greta Gerwig’in etkileyici yönetmenliğinde, film tam da 80’li yılların ortasından alıp, sektörün esasen nereden, niçin ve nelerle getirildiğini sunmakta. Öyle ki pembe dünyalara bir zamanların, Cyndi Lauper’in muhteşem performansı ve meşhur yorumu ile : “Girls Just Want To Have Fun(1983).” Bugün bile olmaz ise olmaz şarkılarımızdandır, bazılarımızın. Kuşak, hemen kendini belli eder.
KELEPÇESİZ BARBIE
Özgürleşme tutkusunun perçinleştiği ve bir kuşağa damga vuran şarkı, bir müddet akışta devam ederken hızlandırılmış bir turla bizi Grease, Rocky, filmleri Bill Clinton, Dolar, Amerikan Başkanları derken Barbie’nin nerden başladığına fener tuttuktan sonra her zaman ki gibi muhteşem ve doğal oyunculuğu ile Margot Robbie’nin (Barbie) o tatlı gülümseyerek uyanışı ile uyandırıyor. Çünkü daha net olarak ancak 1990’lardan itibaren, Barbie bebekler, dünyada en çok satan bebek kategorisine girmeyi başardı. Esasında öykü 1959 yılında başlıyordu. İnanmayacaksınız, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün, ertesi günü. Ama Mattel’in başında yer alan erkek yetkililer, kızının daha gerçekçi üç boyutlu, kıyafetli oyuncaklar talebi olması üzerine başlamıştı ama “kadın fikrini” bir türlü kabul ettiremedi, Ruth Anne. Dolayısı ile filmin içinde, Barbie’nin işin içine, duygu girdikten, sonra gerçek dünyaya geldiğinde, firması tarafından yok edilmek istenmesi, hepsi geçmişe birer gönderme. Barbie’nin kaçarken ki bir boşlukta, mutfaktaki kadın, kızı “Barbara Millicent Roberts”den ilham alarak yani Barbie’yi yarattığı yer.
Bir iş kadını olan Ruth Handler, kendi kızı gibi birkaç çocuğun o yıllarda sadece “yetişkin bebeklerin ancak kartondan” olduğu bir dünyaya, ışık olmuştur. Ama ataerkil toplumun yapıştırdığı etiketlerde, iş elbette çığırından çıkmış, sanayileştirilmiştir. İşte tam da burada iki dünya arasında yani oyuncak ve oyuncağı kullanan çocuk hayalleri arasında bağ kurup, filmin özüne temellendirilme yapılmış. Bazen Pollyanna(1913) gibi gözükse ve herkesin adı fabrikasyon göndermesi ile Barbie ve tek erkek Ken(Ryan Gosling) olsa da, ilk üretim, her zaman yaratıcısının izlerini taşıyacaktır. Filmin bir yerinde yaşlı Ruth’u anarak, “Şimdi gözlerini kapa ve hisset” demesi de aslında tamamen bundan dolayıdır.
Herkesin, herkese aynı seslendiği, her şeyin aynı fabrikasyon geliştiği, bir dünya masallarda bile mümkün olamayacağını henüz ilk göz yaşını dökerek insan olmaya çalışan Barbie’nin duygularından taşırıyor, yönetmen ve hemen partneri Ken’e dönerek, silik ve kendini ifade edemeyişini, sonunda Los Angels’da, Ataerkil’liğin, Atlardan geldiğini keşfetmesi ve dünyayı erkekler yönetiyor, diye öğrendiklerini aynı anda paylaşmalarında ki an da yönetmen, kadının içinde barındırdığı şefkat ve sevgiye değiniyor. 1959’dan bu yana değişmeyen ve üretildikten sonra bile sahibine ulaştıktan sonra sahibinin hor kullanımı ile heder olmuş, nice Barbie’lerin hikayesini Oz Büyücüsünden ilham alarak yine Margot Robbie gibi kendine has ışığı ile Kate McKinnon ile kullanıyor ki, filmi izlemeden önce ekipte olsa ne güzel olurdu, dediğim oyunculardandır. Muhteşem cast, içi zaten hepsi de ya Oscar almış ya da aday gösterilmiş sanatçılardan oluşuyor.
HEM BARBIE HEM MARGOT ROBBIE
Bundan tam yedi, sekiz yıl kadar öncesi, Focus, ardından Terminal, peşinden, I Tonya, ile geldiğinde uyardım, bu kıza dikkat, maalesef kimse oralı olmadı. Sonra İskoçya Kraliçesi, Skandal, İntihar Timi, Bir Zamanlar Hollywood’da, Yırtıcı Kuşlar.
Velhasıl salgın boyunca çalıştı. I Tonya, gösterime girdiğinde ise “Oscar’ı hak ediyor ama vermezler” dediğim, Margot Robbie, sporcu kimliği ile zekâsı ile yetenekleri ile bu arada evlendi, kendi yapım şirketini kurdu. Anlayacağınız şimdi kendi kurallarını kendi belirliyor. Kimselere pabuç bırakmaya hiç niyeti yok! Kolay değil, son filmi Barbie’de, Barbie’nin Rüya Evi yaklaşık 7 mt atlıyor ve tüm sahnelerde, dublör kullanmıyor. Yani sadece pembe elbise giyip, güzel olmak ile de bitmiyor, yetenek varlık ile bütünleşiyor. Herkesin kendi potansiyeli ile alakalı ve kendisine de biraz torpil geçilmiş. Ve böylelikle dört dörtlüğün üzerinde bir aktris bizlerle. Ve eninde sonunda o Oscar heykelini alacak ve kime adayacak konuşmasında, açıkça çok merak ediyorum. Kendisini seviyorum, ilk keşfeden olarak da ne kadar gurur duysam azdır. Netice de geçmişte kimselerin çok önemsemediği Margot Robbie’i arattığınızda Google’da örneğin direkt, Barbie, çıkıyor ve hem de pembe pembe. Tıpkı o tatlı gülümseyişinde ki gibi. En güzelleri hak ediyor. Çok iyi oyuncu ve üstelik yetenek fışkırıyor.
GRETA GERWIG FARKI
“Küçük Kadınlar” filminin büyük oyuncusu ve yetenekli Yönetmen, Greta Gerwig, dolu dolu ekibi ile bu yıl ki Oscar’ı, hakkıyla alacağının işaretini; “Kadınlar Gücü” ile veriyor.
-Merhaba, BARBIE
Yeteneklilerin dans ettiği, eğlendirdiği ve düşündürdüğü film, Barbie.
Kendin Ol!
Sen, Özelsin! Duyguların var ve gerçek bir kadının elinin değdiği her yer değişir, dönüşür, zenginleşir.
Kimsenin, senin yolunu değiştirmesine izin verme ve gerçek kız kardeşlerinin yanında olduğunu hisset!
Bir vefa borcu olarak yaratıcısı Ruth’u da anarak esas olarak kızı Barbara gibi esinlendiğini söylese de Barbie; kimilerine göre tüketim toplumunun objesi, kimilerine göre ise olması gereken.
Ucu, birkaç uçlu olunca içinde faşist düşünce mi, feministlikten uzaklaştıran mı, yoksa gerçekten ataerkil bir dünya düzeninde, kadını sadece aklı kıt bir obje olarak egemen düşünüşe göndermemi? Evet, öncesinde animasyon filmi, televizyon dizisi derken; Mattel’in aynı adlı oyun serisine dayanarak, Yönetmen Greta Gerwig vizyonundan, Noah Baumbach senaryosu ile özgürleştirilmiş, ilk aksiyon filmi.
İlkler olur da, Margot Robbie, olmaz mı? Ona biraz sonra değineceğim. Çünkü gözbebeğimiz.
Evet, Greta Gerwig’in etkileyici yönetmenliğinde, film tam da 80’li yılların ortasından alıp, sektörün esasen nereden, niçin ve nelerle getirildiğini sunmakta. Öyle ki pembe dünyalara bir zamanların, Cyndi Lauper’in muhteşem performansı ve meşhur yorumu ile : “Girls Just Want To Have Fun(1983).” Bugün bile olmaz ise olmaz şarkılarımızdandır, bazılarımızın. Kuşak, hemen kendini belli eder.
KELEPÇESİZ BARBIE
Özgürleşme tutkusunun perçinleştiği ve bir kuşağa damga vuran şarkı, bir müddet akışta devam ederken hızlandırılmış bir turla bizi Grease, Rocky, filmleri Bill Clinton, Dolar, Amerikan Başkanları derken Barbie’nin nerden başladığına fener tuttuktan sonra her zaman ki gibi muhteşem ve doğal oyunculuğu ile Margot Robbie’nin (Barbie) o tatlı gülümseyerek uyanışı ile uyandırıyor. Çünkü daha net olarak ancak 1990’lardan itibaren, Barbie bebekler, dünyada en çok satan bebek kategorisine girmeyi başardı. Esasında öykü 1959 yılında başlıyordu. İnanmayacaksınız, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün, ertesi günü. Ama Mattel’in başında yer alan erkek yetkililer, kızının daha gerçekçi üç boyutlu, kıyafetli oyuncaklar talebi olması üzerine başlamıştı ama “kadın fikrini” bir türlü kabul ettiremedi, Ruth Anne. Dolayısı ile filmin içinde, Barbie’nin işin içine, duygu girdikten, sonra gerçek dünyaya geldiğinde, firması tarafından yok edilmek istenmesi, hepsi geçmişe birer gönderme. Barbie’nin kaçarken ki bir boşlukta, mutfaktaki kadın, kızı “Barbara Millicent Roberts”den ilham alarak yani Barbie’yi yarattığı yer.
Bir iş kadını olan Ruth Handler, kendi kızı gibi birkaç çocuğun o yıllarda sadece “yetişkin bebeklerin ancak kartondan” olduğu bir dünyaya, ışık olmuştur. Ama ataerkil toplumun yapıştırdığı etiketlerde, iş elbette çığırından çıkmış, sanayileştirilmiştir. İşte tam da burada iki dünya arasında yani oyuncak ve oyuncağı kullanan çocuk hayalleri arasında bağ kurup, filmin özüne temellendirilme yapılmış. Bazen Pollyanna(1913) gibi gözükse ve herkesin adı fabrikasyon göndermesi ile Barbie ve tek erkek Ken(Ryan Gosling) olsa da, ilk üretim, her zaman yaratıcısının izlerini taşıyacaktır. Filmin bir yerinde yaşlı Ruth’u anarak, “Şimdi gözlerini kapa ve hisset” demesi de aslında tamamen bundan dolayıdır.
Herkesin, herkese aynı seslendiği, her şeyin aynı fabrikasyon geliştiği, bir dünya masallarda bile mümkün olamayacağını henüz ilk göz yaşını dökerek insan olmaya çalışan Barbie’nin duygularından taşırıyor, yönetmen ve hemen partneri Ken’e dönerek, silik ve kendini ifade edemeyişini, sonunda Los Angels’da, Ataerkil’liğin, Atlardan geldiğini keşfetmesi ve dünyayı erkekler yönetiyor, diye öğrendiklerini aynı anda paylaşmalarında ki an da yönetmen, kadının içinde barındırdığı şefkat ve sevgiye değiniyor. 1959’dan bu yana değişmeyen ve üretildikten sonra bile sahibine ulaştıktan sonra sahibinin hor kullanımı ile heder olmuş, nice Barbie’lerin hikayesini Oz Büyücüsünden ilham alarak yine Margot Robbie gibi kendine has ışığı ile Kate McKinnon ile kullanıyor ki, filmi izlemeden önce ekipte olsa ne güzel olurdu, dediğim oyunculardandır. Muhteşem cast, içi zaten hepsi de ya Oscar almış ya da aday gösterilmiş sanatçılardan oluşuyor.
HEM BARBIE HEM MARGOT ROBBIE
Bundan tam yedi, sekiz yıl kadar öncesi, Focus, ardından Terminal, peşinden, I Tonya, ile geldiğinde uyardım, bu kıza dikkat, maalesef kimse oralı olmadı. Sonra İskoçya Kraliçesi, Skandal, İntihar Timi, Bir Zamanlar Hollywood’da, Yırtıcı Kuşlar.
Velhasıl salgın boyunca çalıştı. I Tonya, gösterime girdiğinde ise “Oscar’ı hak ediyor ama vermezler” dediğim, Margot Robbie, sporcu kimliği ile zekâsı ile yetenekleri ile bu arada evlendi, kendi yapım şirketini kurdu. Anlayacağınız şimdi kendi kurallarını kendi belirliyor. Kimselere pabuç bırakmaya hiç niyeti yok! Kolay değil, son filmi Barbie’de, Barbie’nin Rüya Evi yaklaşık 7 mt atlıyor ve tüm sahnelerde, dublör kullanmıyor. Yani sadece pembe elbise giyip, güzel olmak ile de bitmiyor, yetenek varlık ile bütünleşiyor. Herkesin kendi potansiyeli ile alakalı ve kendisine de biraz torpil geçilmiş. Ve böylelikle dört dörtlüğün üzerinde bir aktris bizlerle. Ve eninde sonunda o Oscar heykelini alacak ve kime adayacak konuşmasında, açıkça çok merak ediyorum. Kendisini seviyorum, ilk keşfeden olarak da ne kadar gurur duysam azdır. Netice de geçmişte kimselerin çok önemsemediği Margot Robbie’i arattığınızda Google’da örneğin direkt, Barbie, çıkıyor ve hem de pembe pembe. Tıpkı o tatlı gülümseyişinde ki gibi. En güzelleri hak ediyor. Çok iyi oyuncu ve üstelik yetenek fışkırıyor.
GRETA GERWIG FARKI
“Küçük Kadınlar” filminin büyük oyuncusu ve yetenekli Yönetmen, Greta Gerwig, dolu dolu ekibi ile bu yıl ki Oscar’ı, hakkıyla alacağının işaretini; “Kadınlar Gücü” ile veriyor.
-Merhaba, BARBIE
Yeteneklilerin dans ettiği, eğlendirdiği ve düşündürdüğü film, Barbie.
Kendin Ol!
Sen, Özelsin! Duyguların var ve gerçek bir kadının elinin değdiği her yer değişir, dönüşür, zenginleşir.
Kimsenin, senin yolunu değiştirmesine izin verme ve gerçek kız kardeşlerinin yanında olduğunu hisset!