Her istediklerinin yapılması, sorulmadan tartışılmadan yerine getirilmesi, kişilerin egolarını tatmin etmesi, kendilerini vazgeçilmez hissettirmesi bir bakıma onların yıkımı için temel atma töreni gibi olur. İnsan egosunun sınırı yoktur diye asırlardır söylenen bu söz bile insanoğlunun zayıflığının, hata yapma ihtimallerinin artırmasının da bir ipucu olarak düşünülmeliydi aslında. Heyhat insanoğlu bir türlü egoizminin, kendini olağanüstü saymasının dayanılmaz sarhoşluğundan kurtulamıyor.
Her meslekte olduğu gibi, siyaseti bir meslek haline getirenlerde de bu tür zafiyet sanki salgın bir hastalık gibi. Hele hata üstüne hata yapan, gereken bilimsel bulgulardan hareket etmeyen, çevresinde topladığı, geçmişini araştırmadan danışmalık yaptırdığı dalkavuk nitelikli muhterislerin yönlendirmesi ile devrim nitelikli kararlar almaya hevesli muhterislere her toplumda her zihniyette rastlamak mümkündür.
Bu tür kararlar toplumun kültürel yapısı ile de yakından ilgilidir. Resmileşmiş( formal) kültürlerde bu konuda belirli aşamalar gerektirdiği için öğrenme, deneme, yanılma, eleme aşamaları için zaman harcanır, düşünme, karşılaştırma, ölçme gibi yollar ve yöntemler devreye girer.
Oysaki gayri-resmi ve laubali kültürlerde belirli formel aşamalardan geçmek zorunluğu yoktur, burada duygular, ruh okşanması, yağcılık, dalkavukluk daha belirgin hale gelir. Eğer rastlantı ile belirli bir alanda sınırlı bir başarı varsa o daha çok büyütülür, liderin egosu şişer, küçük dağları kendileri yaratırlar kafalarında, şeyh uçmaz müritleri uçurur deyimi gerçekleşir.
Rastlantıların ortaya çıkardığı küçük başarılar keramet, liderlik, öngörü gibi nitelendirilir ve şişirilir. Halk dilinde çok söylenen “Kağnı gölgesinde yürüyüp kendi gölgem sanan yaratık” misali hayali başarı öyküleri yaratılır, efsaneler uydurulur. Egosunu yenemeyen sözüm ona liderin gururu ve kibri sınır tanımaz hale gelir.
Türkiye özeline bakacak olursak şirket yönetiminde ve siyasi hayatımızda dediğim dedik, çaldığım düdük nitelikli mini diktatörlerle dolup taşar. Ataerkil aile yapısının temelini daha çocukluk yıllarında almış kişilerde danışma, başkalarının görüşünü alma, beraber karar alma gibi nitelikler zor gelişir ve sonuçta ortaya mini lidercikler çıkar.
Artık her sözünü keramet gibi görenlerin arasında adeta bir tarikat şeyhi türüne dönüşür bu minik diktatörler. Tüm düşünceleri koltuklarını korumaya odaklanır, en ufak değişik görüş karşıtlık, düşmanlık gibi görülmeye başlar.
Şimdi her dediğinin doğru olduğu zehabı içindeki minik diktatör savaşa hazırlanır, düşünmeden konuşmaya, cart curt etmeye başlar ve kendi yarattığı korku ikliminde ruhsal dengesini kaybeder ve sonuçta korktukları başlarına gelir. Ama esas kaybeden şirket, hissedarlar, müşteriler ve siyasette ise halkın umutları olur. Parti içi demokrasi ve kaybedilen iktidar koltukları ve kentler olur.
Minik diktatörlere, çoğunun ağabeyi yaşındaki bu yeni emekli olmuş hocanın öğütlerinden ders alması umudu ile.
--
This message (including any attachments) is intended only for the use of the individual or entity to which it is addressed and may contain information that is non-public, proprietary, privileged, confidential, and exempt from disclosure under applicable law or may constitute as attorney work product. If you are not the intended recipient, you are hereby notified that any use, dissemination, distribution or copying of this communication is strictly prohibited. If you have received this communication in error, notify us immediately by telephone and (i) destroy this message if a facsimile or (ii) delete this message immediately if this is an electronic communication. Thank you. Please, don't print this e-mail, unless you really need to.
Her meslekte olduğu gibi, siyaseti bir meslek haline getirenlerde de bu tür zafiyet sanki salgın bir hastalık gibi. Hele hata üstüne hata yapan, gereken bilimsel bulgulardan hareket etmeyen, çevresinde topladığı, geçmişini araştırmadan danışmalık yaptırdığı dalkavuk nitelikli muhterislerin yönlendirmesi ile devrim nitelikli kararlar almaya hevesli muhterislere her toplumda her zihniyette rastlamak mümkündür.
Bu tür kararlar toplumun kültürel yapısı ile de yakından ilgilidir. Resmileşmiş( formal) kültürlerde bu konuda belirli aşamalar gerektirdiği için öğrenme, deneme, yanılma, eleme aşamaları için zaman harcanır, düşünme, karşılaştırma, ölçme gibi yollar ve yöntemler devreye girer.
Oysaki gayri-resmi ve laubali kültürlerde belirli formel aşamalardan geçmek zorunluğu yoktur, burada duygular, ruh okşanması, yağcılık, dalkavukluk daha belirgin hale gelir. Eğer rastlantı ile belirli bir alanda sınırlı bir başarı varsa o daha çok büyütülür, liderin egosu şişer, küçük dağları kendileri yaratırlar kafalarında, şeyh uçmaz müritleri uçurur deyimi gerçekleşir.
Rastlantıların ortaya çıkardığı küçük başarılar keramet, liderlik, öngörü gibi nitelendirilir ve şişirilir. Halk dilinde çok söylenen “Kağnı gölgesinde yürüyüp kendi gölgem sanan yaratık” misali hayali başarı öyküleri yaratılır, efsaneler uydurulur. Egosunu yenemeyen sözüm ona liderin gururu ve kibri sınır tanımaz hale gelir.
Türkiye özeline bakacak olursak şirket yönetiminde ve siyasi hayatımızda dediğim dedik, çaldığım düdük nitelikli mini diktatörlerle dolup taşar. Ataerkil aile yapısının temelini daha çocukluk yıllarında almış kişilerde danışma, başkalarının görüşünü alma, beraber karar alma gibi nitelikler zor gelişir ve sonuçta ortaya mini lidercikler çıkar.
Artık her sözünü keramet gibi görenlerin arasında adeta bir tarikat şeyhi türüne dönüşür bu minik diktatörler. Tüm düşünceleri koltuklarını korumaya odaklanır, en ufak değişik görüş karşıtlık, düşmanlık gibi görülmeye başlar.
Şimdi her dediğinin doğru olduğu zehabı içindeki minik diktatör savaşa hazırlanır, düşünmeden konuşmaya, cart curt etmeye başlar ve kendi yarattığı korku ikliminde ruhsal dengesini kaybeder ve sonuçta korktukları başlarına gelir. Ama esas kaybeden şirket, hissedarlar, müşteriler ve siyasette ise halkın umutları olur. Parti içi demokrasi ve kaybedilen iktidar koltukları ve kentler olur.
Minik diktatörlere, çoğunun ağabeyi yaşındaki bu yeni emekli olmuş hocanın öğütlerinden ders alması umudu ile.
--
This message (including any attachments) is intended only for the use of the individual or entity to which it is addressed and may contain information that is non-public, proprietary, privileged, confidential, and exempt from disclosure under applicable law or may constitute as attorney work product. If you are not the intended recipient, you are hereby notified that any use, dissemination, distribution or copying of this communication is strictly prohibited. If you have received this communication in error, notify us immediately by telephone and (i) destroy this message if a facsimile or (ii) delete this message immediately if this is an electronic communication. Thank you. Please, don't print this e-mail, unless you really need to.