Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2001 Ağustos’unda Refah Parti’sinin bir uzantısı ve ağırlıkla muhafazakar seçmenin partisi olarak kuruldu. Ekonomik ve özgürlük alanlarındaki sıkıntılarla (Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar) mücadele sloganı ile kendine seçmen gönlünde bir karşılık buldu.
Elbette kitle partilerinin sadece bir sosyolojik grup ile var olması mümkün değildir ama araştırmalarla ortaya konulmuş bir gerçek AKP’ye oy veren seçmeninin çok önemli bir oranının özellikle ana muhalefet partisi CHP’ye göre ekonomik ve eğitim seviyesinin daha düşük olduğudur.
Neredeyse % 50’ye kadar çıkan ve son seçimler itibarıyla % 35’lere düşen AKP’nin oy oranındaki düşüşün nedenini hem ekonomik hem de sosyolojik olarak en çok bu grupta aramak gerekiyor sanırım.
AKP bunca yıllık iktidarı süresince toplumun dar gelirli diye tanımlanabilecek asgari ücret civarında maaş alanlar ile emeklilere hiçbir zaman bir ekonomik refah vaat etmedi. Bu kesimin de zaten iktidardan böyle bir talebi, beklentisi olmadı. Olsaydı süreç farkı gelişirdi zaten. İktidarın bu kesimlere gerektiğinde verdiği en olumlu mesaj “sizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” olmuştur. Yani bugünkü geçim seviyenizden, yaşam standardınızdan fazlasını beklemeyin demek istiyordu. AKP ile ona yakın duran seçmenler arasında adı konulmamış, gayriresmi bir anlaşma söz konusuydu. Bu kesimin iktidardan üç temel konuda talebi vardı.
1. Türban kullanımın tüm kamusal alanlarda serbest olması.
2. İhtiyaç olup olmamasına bakılmaksızın tüm cami yapım taleplerinin desteklenmesi veya karşılanması.
3. İmam Hatip Liselerinin önündeki tüm engellerin kaldırılarak desteklenmesi, yaygınlaştırılması.
AKP 22 yıllık iktidarı boyunca bu beklentileri fazlası ile karşıladı ve bir anlamda sözünde durdu. Muhafazakar seçmen için oldukça tatminkar kazanımlar sağladı ve hiç bir zaman enflasyonun altında bir maaş artışı da vermedi.
Peki AKP sözünde durdu ise süreç içerisinde seçmendeki bu parça parça kopuşun nedeni ne idi?
Yukarıda da belirttiğim gibi iktidarın oy havuzu ağırlıkla alt gelir gruplarındaki seçmenlerden oluşmakta. Emekli ve asgari ücret civarında gelir seviyesinde olanlar yani ekonomik olarak sınırda yaşayanlar.
TÜİK tarafından açıklanan manşet enflasyona göre maaş artışı alan bu kesimler özellikle gıda ve konut enflasyonunun maaş artışından çok daha fazla olması nedeni ile gün geçtikçe artan bir geçim sorunu ile karşı karşıya geldiler. Her şeye rağmen iktidara olan desteklerini devam ettirdiler. Çünkü özellikle türban, cami ve İmam Hatip Liseleri konularındaki kazanımları geçim sorunlarının önüne geçiyordu.
Taki artık hiç geçinememe, temel ihtiyaçlarını hiç karşılayamama, en ucuzunu en kötüsünü dahi alamama noktasına gelene kadar. Açlık, muhafazakar ve dar gelirli seçmen için dini kazanımların yavaş yavaş önüne geçti . Her gün ülke kaynaklarının israf edildiğine dair haberler de yaşananların tuzu biberi oldu.
En düşük emekli maaşı alan grup için artık geçim sorunu hayatta kalma sorununa dönüştü. Öncelikle geçim şartlarının çok daha ağır olduğu büyük şehirlerde yaşayan seçmen terk etti AKP’yi. Çünkü ekonomik sorunlar büyük şehirlerde katbekat fazla hissediliyordu. Ardından da köy, kasaba gibi küçük yerleşim yerlerinde yaşayanlar seçimlerde tepkilerini gösterdiler. Son birkaç seçimin sonuçlarından bunu net olarak görebiliyoruz.
Önümüzdeki ilk seçim öncesinde bu kesimlerin ekonomik imkanlarında sağlanacak bir artış bu kesimleri tekrar AKP’ye döndürür mü? Çok fazla olacağını düşünmüyorum. Yoksulluğu yönetebilirsiniz ama açlık başka bir şeydir.
Neredeyse % 50’ye kadar çıkan ve son seçimler itibarıyla % 35’lere düşen AKP’nin oy oranındaki düşüşün nedenini hem ekonomik hem de sosyolojik olarak en çok bu grupta aramak gerekiyor sanırım.
AKP bunca yıllık iktidarı süresince toplumun dar gelirli diye tanımlanabilecek asgari ücret civarında maaş alanlar ile emeklilere hiçbir zaman bir ekonomik refah vaat etmedi. Bu kesimin de zaten iktidardan böyle bir talebi, beklentisi olmadı. Olsaydı süreç farkı gelişirdi zaten. İktidarın bu kesimlere gerektiğinde verdiği en olumlu mesaj “sizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” olmuştur. Yani bugünkü geçim seviyenizden, yaşam standardınızdan fazlasını beklemeyin demek istiyordu. AKP ile ona yakın duran seçmenler arasında adı konulmamış, gayriresmi bir anlaşma söz konusuydu. Bu kesimin iktidardan üç temel konuda talebi vardı.
1. Türban kullanımın tüm kamusal alanlarda serbest olması.
2. İhtiyaç olup olmamasına bakılmaksızın tüm cami yapım taleplerinin desteklenmesi veya karşılanması.
3. İmam Hatip Liselerinin önündeki tüm engellerin kaldırılarak desteklenmesi, yaygınlaştırılması.
AKP 22 yıllık iktidarı boyunca bu beklentileri fazlası ile karşıladı ve bir anlamda sözünde durdu. Muhafazakar seçmen için oldukça tatminkar kazanımlar sağladı ve hiç bir zaman enflasyonun altında bir maaş artışı da vermedi.
Peki AKP sözünde durdu ise süreç içerisinde seçmendeki bu parça parça kopuşun nedeni ne idi?
Yukarıda da belirttiğim gibi iktidarın oy havuzu ağırlıkla alt gelir gruplarındaki seçmenlerden oluşmakta. Emekli ve asgari ücret civarında gelir seviyesinde olanlar yani ekonomik olarak sınırda yaşayanlar.
TÜİK tarafından açıklanan manşet enflasyona göre maaş artışı alan bu kesimler özellikle gıda ve konut enflasyonunun maaş artışından çok daha fazla olması nedeni ile gün geçtikçe artan bir geçim sorunu ile karşı karşıya geldiler. Her şeye rağmen iktidara olan desteklerini devam ettirdiler. Çünkü özellikle türban, cami ve İmam Hatip Liseleri konularındaki kazanımları geçim sorunlarının önüne geçiyordu.
Taki artık hiç geçinememe, temel ihtiyaçlarını hiç karşılayamama, en ucuzunu en kötüsünü dahi alamama noktasına gelene kadar. Açlık, muhafazakar ve dar gelirli seçmen için dini kazanımların yavaş yavaş önüne geçti . Her gün ülke kaynaklarının israf edildiğine dair haberler de yaşananların tuzu biberi oldu.
En düşük emekli maaşı alan grup için artık geçim sorunu hayatta kalma sorununa dönüştü. Öncelikle geçim şartlarının çok daha ağır olduğu büyük şehirlerde yaşayan seçmen terk etti AKP’yi. Çünkü ekonomik sorunlar büyük şehirlerde katbekat fazla hissediliyordu. Ardından da köy, kasaba gibi küçük yerleşim yerlerinde yaşayanlar seçimlerde tepkilerini gösterdiler. Son birkaç seçimin sonuçlarından bunu net olarak görebiliyoruz.
Önümüzdeki ilk seçim öncesinde bu kesimlerin ekonomik imkanlarında sağlanacak bir artış bu kesimleri tekrar AKP’ye döndürür mü? Çok fazla olacağını düşünmüyorum. Yoksulluğu yönetebilirsiniz ama açlık başka bir şeydir.